1. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/2392 Karar No: 2009/5888
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2392 Esas 2009/5888 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kendisine ait olan imar parselinde davalı tarafından taşkın yangın merdiveni ve yük asansörü yapılarak müdahale edildiği iddiasıyla elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinde bulunmuştur. Mahkeme, davacının iddiasını kabul ederek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, yapılan inceleme eksik olduğundan ve olayın imar şuyulandırması öncesinde mi yoksa sonrasında mı gerçekleştiği net olarak ortaya konulamadığı için karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, M.K. 684. madde, 6785 sayılı yasanın değişik 42/c maddesi, 3194 sayılı imar yasasının 18. madde ve 2981 sayılı yasanın değişik 10/c maddesi belirtilmiştir. Bu maddeler, taşınmaz üzerinde ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücünün kısıtlandığını ve imar parseli malikine karşı yapı sahibinin korunduğunu ifade etmektedir.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki bulunduğu 10 imar parsel sayılı taşınmaza, davalı tarafından taşkın yangın merdiveni ve yük asansörü yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunup, temliken tescil istemiştir. Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; taraflara ait 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazların öncesi paylı mülkiyet üzere olan 271 sayılı kadastral parselin şuyulandırmasından oluştuğu, 10 sayılı parselin davacıya, 11 sayılı parselin ise taraflara ve dava dışı kişilere ait olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olayda , çekişmeli yerdeki muhtesatın imar şuyulandırmasından önce mi yoksa sonra mı yapıldığı anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca, yukarda belirtilen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırmanın yapılması, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi , sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.