17. Hukuk Dairesi 2014/10003 E. , 2016/944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle tapu iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı borçlu ..."un alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı villa ile dava dışı taşınmazını 19.8.2008 tarihinde davalı ..."e sattığını, ancak villanın halen borçlu ve ailesi tarafından kullanıldığını, satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek satış işleminin BK"nun 18. maddesi gereğince iptaline, İİK"nun 283/1. maddenin kıyasen uygulanarak 350.041,53 alacak yönünden haciz satış yetkisi tanınmasına, takip konusu alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ..., davanın İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, aciz halinde olmadığını, davacılara 28 aylık kira borcu olduğunu, 2009 yılı Şubat ayına kadar takip konusu kira borcunun ödendiğini, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, satışın gerçek bir satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, iptal koşullarının bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, tasarrufun borçtan önce yapıldığını, borçlunun aciz halinde olmadığını, dava konusu taşınmazı inşaat halinde ve rayiç bedelle aldıklarını, eksik işleri müvekkilinin tamamladığını, taşınmazın 3.5.2010 tarihinde borçlunun eşine kiraladıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunduğu, taşınmazın satışına rağmen borçlu ve ailesi tarafından kullanılması nedeniyle dava konusu satış işleminin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın satışına ilişkin 19.8.2008 tarihli devir işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ile davacıların alacağını tahsil için dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TBK"nun 19 madddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır.Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir.Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda davacıların alacağının ... İcra Müdürlüğünün 2011/2486 sayılı takip dosyası gereğince davacıların miras ... tarafından dava dışı ..."ne kiralanan ve davalı ..."un müştereken ve müteselsilen kefil olarak imzaladığı kira sözleşmesi gereğince ödenmeyen 1.7.2008-1.5.2011 tarihleri arasındaki 35 aylık kira alacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Davalı borçlunun süresini geçirerek icra müdürlüğüne verdiği dilekçesi ile yargılama sırasındaki savunmasında takip konusu kira borcunun 28 aylık olduğunu 2009 yılı Şubat ayına kadar kira borcunun banka aracılığıyla ödendiğini savunduğunu ve bu konuda banka kayıtlarını delil olarak bildirdiği anlaşıldığından Mahkemece davalının ödemeye ilişkin savunması üzerinde durularak davacıların miras bırakanı ... ile davalı ... ve dava dışı kiracı şirketin banka kayıtları ile ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp dava konusu satış işleminin yapıldığı 19.8.2008 tarihine kadar ödenmemiş kira borcu bulunup bulunmadığı hususunda rapor alınması tasarruf tarihinine kadar ödenmemiş kira borcu yok ise davanın reddine,aksi takdirde tasarruf tarihine kadar ödenmemiş kira borcu var ise bu miktar ile (11.7.2008-19.8.20008 arası kira borcu miktarı kadar)sınırlı olarak davacıya İİK"nun 283/1 madde gereğince haciz ve satış yetkisi verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 26/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.