Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3941
Karar No: 2009/5729
Karar Tarihi: 14.5.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3941 Esas 2009/5729 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, 5 parça taşınmazın kayden maliki olduğunu ancak davalının hileli yolla bu taşınmazları satın aldığını ve kendisini kandırdığını iddia ederek tapu kayıtlarının iptal edilip kendi adına tescil edilmesini istemiş, ancak yargılama sırasında davasından feragat etmiştir. Mahkeme de bu nedenle davanın reddine karar vermiştir. Ancak davacının mirasçısı, davacının ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmadığını ve bu nedenle kararın yanılgılı olduğunu belirtmiştir. Yargıtay da bu görüşe katılarak kararı bozmuştur. Medeni Kanunun 9. ve 10. maddelerine göre bir kimsenin hak elde edebilmesi ve borç altına girebilmesi için ayırtım gücünün bulunması gerektiği belirtilmiştir. Ayırtım gücünün nisbi bir kavram olması ve biyolojik ve psikolojik unsurların da etkili olabilmesi nedeniyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, 2659 Sayılı Yasa'nın 7 ve 16. maddelerinin de incelenerek gerekli raporun alınması ve sonuca göre karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2009/3941 E.  ,  2009/5729 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ORHANELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/07/2008
    NUMARASI : 2006/133-2008/97

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı,kayden maliki bulunduğu 5 parça taşınmazı hulus ve saffetinden yararlanarak davalının satış yoluyla temlik aldığını,eşine devir yapmak için tapu idaresine gittiğini,yaşlı ve hasta olup satışın farkında olmadığını,kendisine satış bedeli ödenmediğini, davalı tarafından kandırıldığını ileri sürüp, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş,yargılama sırasında davasından feragat ettiğini belirtmiştir.
    Davalı,davacının feragati doğrultusunda işlem yapılmasını savunmuştur.
    Mahkemece,davacının davasından feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
      Karar,davacı mirasçısı Penbe tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi.  Gereği görüşülüp, düşünüldü.   
    Dava,hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece,davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;davacı Ö...’in çekişme konusu 324,330,333, 580 ve 582 parsel sayılı taşınmazları 12.05.2006 tarihli akitle satış yoluyla davalıya temlik ettiği,eldeki davayı 25.05.2006 tarihinde açtığı,05.06.2006 tarihinde davasından feragat ettiğine dair dilekçe ibraz eden davacının 17.08.2007 tarihli karar ile kısıtlanarak vesayet altına alındığı,yargılamaya vasi huzuru ile devam edildiği,davacının 17.09.2007’de ölümü ile bu sefer mirasçısı P...’nin davaya devam ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı,dava konusu taşınmazları devir iradesinin bulunmadığını,davalı tarafından kandırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Somut olayın işleyiş ve gelişme durumu gözetildiğinde çekişmenin çözümünün davacının (kısıtlının) ilk işlem tarihinde ehliyetli olup olmadığının belirlenmesiyle mümkün olacağı açıktır.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olayda,mahkemece davacının davadan feragat iradesinin geçerli olup olmadığı üzerinde durulmamış,bu yönde hüküm vermeye yeterli araştırma yapılmamıştır.
    Hal böyle olunca;yukarıda belirtilen ilke ve olgular birlikte değerlendirilerek davacı Ö...’in çekişme konusu taşınmazların temlikine konu akit tarihinde ve davadan feragat tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünden 2659 Sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükümleri de gözetilerek gerekli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı mirasçısı Penbe’nin  temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi