13. Hukuk Dairesi 2016/10868 E. , 2019/5125 K.
"İçtihat Metni" ......
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile yurt dışından araç siparişi verilerek araç alım-satımı hususunda anlaştıklarını, kararlaştırılan sürede davalı tarafından araç yurt dışından temin edilemediğinden yurt içinden muadil bir aracın satışı hususunda anlaştıklarını ancak kendisine 2. el vasfında bir aracın verildiğini, araç bedelinin tamamını banka aracılığıyla ödediğini, davalıya dava konusu araç için teminat amacıyla verilen senedin haksız olarak icra takibine konulması nedeniyle de icra tehdidi altında davalıya ödeme yapmak zorunda kaldığını belirterek, icra dosyasına ödediği 21.986,65 TL bedelin şimdilik 10.000,00 TL"si ile, aracın ikinci el fiyatının tespiti ile yapılan ödemelerin dikkate alınarak değer farkı ve fazlaca ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerince şimdilik 5.000,00 TL"nin ve manevi tazminat olarak da 5.000,00 TL"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 10/02/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, aracın ikinci el olduğu iddiası ile değer farkı olarak kabul edilen 79.065,00 TL"ye yönelik talebin reddine, ......sayılı dosyasında yapılan fazla ödemelerde 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren 8.926,11 TL"nin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, hüküm fıkrasında “Aracın ikinci el olduğu iddiası ile değer farkı olarak kabul edilen 79.065,00 TL"ye yönelik talebin reddine,” yazıldığı hükmün gerekçesinde ise “Davacı tarafından her ne kadar aracın ikinci el olarak kendilerine satıldığı, iddia edilmiş ise de dosya kapsamındaki belgelerden ..."in söz konusu aracı ..."a satmak amacıyla 03/02/2011 tarihinde......satın aldığı, ve 4 gün sonra 07/02/2011 tarihli fatura ile ..."a sattığı anlaşılmaktadır. ... ile ... arasındaki sözleşme aracın ... tarafından satın alma bedeli ve ... tarafından alım satım sonrası yapılan işlemler, bu işlemler için yapılan masraflar göz önüne alındığında ..."in söz konusu aracı ..."a teslim etmek amacıyla işlemler yaptığı, anlaşılmış bu nedenle davacı tarafın 79,065 TL"ye yönelik talebinin reddine” şeklinde yazıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın değer farkı için bir hesaplama yapılmadığı, 79,065 TL olarak belirlenen bedelin davacı tarafından davalıya ödenen fatura bedelini aşan ödeme tutarı olduğu, davacı tarafından da talebin bilirkişi raporunda hesap edilen 79,065 TL fazla ödenen bedele ilişkin olarak davanın ıslah edildiği ancak mahkemece gerekçede talebin değer farkı olarak değerlendirildiğine ilişkin bir düzenlemenin olmamasına rağmen hüküm kısmında infazda tereddüt uyandıracak şekilde değer farkı olarak kabul edilmiş olması ve böylece gerekçe ile kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulması gerekmiştir
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.