Hukuk Genel Kurulu 2018/158 E. , 2021/661 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline zorunlu trafik sigortalı davalı sigortalıya ait aracın ehliyetsiz sürücü sevk ve idaresinde iken 19.06.2011 tarihinde dava dışı araca çarptığını, sigortalı sürücünün asli kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar bedeli olarak ödenen 7.000TL maddi tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaza anında aracın sürücüsünün Hasan isimli şahıs olduğunu, ceza davasında aracı kullandığını beyan ettiğini ancak mahkemece sürücünün Mevlüt olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, bu hükmün isabetli olmadığını, kaza sonrası tarafların bir araya geldiğini, kazada oluşan tüm maddi ve manevi zararlara karşılık 30.000TL bedel ödeyerek müvekkilinin ibra edildiğini, müvekkilinin sorumlu olacağı tek hususun aracın sovtaj bedeli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2015 tarihli ve 2014/1216 E., 2015/470 K. sayılı kararı ile; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı davalı adına kayıtlı aracın 19.06.2011 tarihinde sürücü belgesi olmayan ..."nin sevk ve idaresinde iken trafik kazasına karıştığı, sigorta şirketince karşı aracın hasar bedeli için 05.04.2013 tarihinde 7.000TL ödendiği, ..."nin sürücü belgesi olmadığından sigorta genel şartları uyarınca davacının davalı sigortalıya rücu hakkının doğduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 7.000TL’nin 05.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince 28.03.2016 tarihli ve 2015/15919 E., 2016/3863 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dava, zorunlu trafik sigorta sözleşmesinden kaynaklanan sigortacı ve sigortalı arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkindir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmış, anılan kanunun 73. maddesinde de tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda dava 16.06.2014 tarihinde açılmış olup, davacı vekili, müvekkiline zorunlu trafik sigortası ile sigortalı davalıya ait aracın sürücü belgesiz kullanımı sonucu dava dışı araca ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Dava, 6502 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup yasanın 3/1-1. maddesi hükümlerine göre uyuşmazlığın çözüm yeri tüketici mahkemesi olduğundan, HMK 114/c ve 115/2 maddeleri gereği mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.10.2016 tarihli ve 2016/874 E., 2016/868 K. sayılı kararı ile; davacı ... şirketine sigortalı aracın cinsinin otobüs olduğu, poliçede yazılı olduğu üzere 15-25 yolcu kapasitesinin bulunduğu, bu yolcu kapasitesine göre aracın ticari veya mesleki faaliyet için kullanımının söz konusu olduğu, bu araç için yapılmış olan zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi tüketici işlemi olarak değerlendirilemeyeceğinden 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici mahkemelerini görevli kılacak bir davanın söz konusu olmadığı kanaatine varıldığı, sigortaya ilişkin hukukî düzenlemelerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nda (TTK) yer almış olması itibarı ile TTK"nın 4/1-a maddesine göre Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; zorunlu trafik sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortacı tarafından sigortalısı aleyhine rücuen tazminat istemli olarak 16.06.2014 tarihinde açılan eldeki davada tüketici mahkemesinin mi yoksa ticaret mahkemesinin mi görevli olduğu noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. TTK’nın 3. maddesine göre; bu Kanun’da düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
13. Kanun’un 4. maddesinde mutlak ticari davalar;
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır…” şeklinde sayılmış; 5. maddenin 1. fıkrasına göre; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli kılınmıştır. Bunun yanında, TTK"nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu"nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir. Zira, açıklandığı üzere; TTK’nın 4. maddesinde, bu Kanun’dan doğan hukuk "davalarının" ticari dava sayıldığı, aynı Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan "davalara" ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
14. TTK"nın 1401 ilâ 1520. maddelerinde sigorta hukuku düzenlendiği; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun “Zorunlu sigortalar” başlıklı 13. maddesinde de sorumluluk sigortalarına ilişkin düzenleme yer aldığı görülmektedir.
15. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde Kanun"un kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmış; “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” şeklinde tanımlanmış; 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun"un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenmiş olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun"un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. TKHK"nın “Geçiş hükümleri” başlıklı geçici maddenin 1. fıkrası ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” hükmünü içermektedir.
16. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; zorunlu trafik sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortacı tarafından sigortalısı aleyhine rücuen tazminat istemi ile açılan eldeki davada aracın 15-25 yolcu kapasitesinin bulunduğu, bu yolcu kapasitesine göre aracın ticari veya mesleki faaliyet için kullanımının söz konusu olduğu, davalının tüketici sayılamayacağı, davanın TTK’nın 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlara ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, yerel mahkemece uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi görevine girdiği gerekçesiyle verilen direnme kararı yerindedir.
17. Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Direnme uygun olup davalı vekilinin sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.