Taraflar arasında görülen davada; Hazine, kadastro komisyon kararı ile davalı adına tespit ve tescil edilen 894 parsel sayılı taşınmazın taşlık, kayalık ve çalılık vasfında devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, zilyetlikle mülk edinme koşullarının davalı lehine oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Davada, davacı Hazine, çekişme konusu taşınmazın taşlık ve kayalık niteliğinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davalı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 894 parsel sayılı taşınmazın senetsizden(belgesizden) davacı hazine adına yapılan kadastro tespitine karşı davalının itirazının kadastro komisyonu tarafından kabul edilerek, hazine adına tespitin iptali ve 3402 Sayılı kadastro Yasasının 14. ve 17. maddeleri gereğince yeniden ve tashihen davalı adına tepit ve tesciline ilişkin olarak verilen kararın 01.03.1991 tarihinde kesinleştiği, bu sebeple davalı adına sicil kaydının oluştuğu, davacı hazinenin 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 25.01.1991 tarihinde eldeki davayı açtığı, Mahkemece, fen bilirkişinin katılımıyla yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarında çekişmeli taşınmazın davalının zilyetliğinde olduğunun bildirilmiş olması dışında, taşınmazın niteliği yönünden uzman bilirkişiler aracılığıyla bir araştırma yapılmış olmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin zilyetlikle kazanılmasına kural olarak olanak yoktur. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesine göre, orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz malların aynı yasanın 14. maddesindeki koşulların oluşması halinde zilyetlikle kazanılmasının mümkün olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; yerinde yeniden uzman ziraat bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması çekişmeli taşınmazın niteliğinin bir başka ifadeyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olup olmadığının tespit tarihi itibariyle duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, komşu parsel dayanağı kayıtlarının getirtilmesi çekişmeli taşınmaz yönünde ne okuduğunun belirlenmesi, fen bilirikişiden keşfi izlemeye ve infaza elverişli rapor ve kroki alınması varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle ve eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacı hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.