8. Hukuk Dairesi 2011/6236 E. , 2012/2464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
Dostal Köyü Tüzel Kişiliği ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İliç Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.06.2011 gün ve 45/59 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde kadimden beri vekil edeni köyün zilyet ve tasarrufunda bulunan 116 ada 12 sayılı parselin 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak anılan parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni Dostal Köy Tüzel Kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişinin 12.05.2011 tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü bakımından tapu kaydının iptali ile davacı ... Tüzel Kişiliği adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının davacı köy yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesinde açıklanan norm miktarı da aşılmıştır. Uyuşmazlık konusu 116 ada 12 sayılı parsel belgesizden "susuz tarla" niteliğiyle 22.05.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 26 hektar 2346,68 ( 262.346,68 ) m2 yüzölçümlü büyük bir yer olarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı vekili, dava konusu yerin köy sakinleri tarafından kullanıldığı ve davalı ...’nin köy tüzel kişiliğinden ecrimisil istemesi nedeniyle durumdan haberdar olduğu gerekçesiyle iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak, kamu tüzel kişileri içerisinde sadece köy tüzel kişiliğinin kazanmayı sağlayan zilyetlikle taşınmaz edinmesi mümkündür. Diğer kamu tüzel kişileri ancak özel kanunlarında zilyetlikten taşınmaz edinmeye ilişkin hüküm bulunması halinde zilyetlikle taşınmaz edinmeleri mümkün olabilir.
Her ne kadar taşınmazın niteliği kadastro tutanağında susuz tarla yazılı ise de; yüzölçümü büyüklüğü, nitelik açısından duraksama yaratmaktadır. Bu nedenle kadastro tespitinin yapıldığı 22.05.2007 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte zemine uygulanması, hava fotoğraflarının çekildiği tarihlere göre taşınmazın kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı veya hangi nitelikte bulunduğunun araştırılması, hava fotoğraflarını stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın gerçek niteliğinin belirlenmesi, belirtilen konularda uzman bilirkişiden gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, daha önce götürülmeyen başka bir uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı birlikte incelenmek suretiyle dava konusu ve tescile karar verilen yerin tarıma elverişli yerlerden olup olmadığı yönünden aynı biçimde rapor istenilmesi gerekmektedir.
Bundan ayrı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi uyarınca köy tüzel kişiliğinin zilyetliğe dayalı olarak kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta ise 100 dönümü aşamaz. TMK.nun 713/1. maddesi gereğince açılan davalar, kamu düzeni ağırlıklı davalar olduğundan mahkemece, bu husus kendiliğinden göz önünde tutulur. Şu halde köy tüzel kişiliğinin alacağı en fazla miktar kanun gereğince 100 dönümü aşamayacağı açık olduğu halde krokide A harfiyle işaretlenen 185.828,659 m2 bakımından iptal ve tescile karar verilmesi açıklanan 14.madde hükmüne aykırıdır.
Öte yandan keşifte belirlenen değer üzerinden eksik peşin harç tamamlanmadığı halde bu değer esas alınarak davacı yararına fazla vekalet ücreti taktir edilmesi usul ve kanun ile Yargıtay uygulamasına aykırıdır. Keşfen belirlenen değer üzerinden eksik peşin harç tamamlanmadığına göre davacı yararına ancak, dava dilekçesinde belirtilen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Davalı ... temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.