20. Hukuk Dairesi 2015/13134 E. , 2015/11420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çekerek Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2011/577-2013/147
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı A.. O.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli Aydıncık köyü 3545, 3547 ve 3548 parsel sayılı sırasıyla, 536,28 m2, 499,98 m2 ve 391,14 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar arsa niteliğinde davalı adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı vekili 12.12.2011 havale tarihli dilekçe ile; Yozgat ili, Aydıncık İlçesinde, 1979 - 1981 yılları arasında yapılan ve 08/05/1981 tarihinde kesinleşen, arazi kadastro çalışmaları sırasında Payam mevkii, 3545, 3547 ve 3548 parsel sayılı taşınmazların davalı adına tespit gördüğü, 2003 - 2004 yılları arasında ise orman kadastrosunun yapıldığı ve askıya çıkarıldığını, orman sınırlandırılmasına itiraz davalarının 02/12/2006 tarihinde sonuçlandığını, davalı adına tespit gören taşınmazların orman kadastrosu tarafından orman olarak belirlenen alan içerisinde kaldığını belirterek davaya konu Yozgat ili, Aydıncık ilçesi, Payam mevkii, 3545, 3547 ve 3548 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne,Yozgat ili, Aydıncık ilçesi, Payam mevkiinde kain 3545, 3547 ve 3548 sayılı parsellerin davalı adına olan kaydının iptali ile orman vasfında tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptalive tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 2003 yılında orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları birlikte yapılmış, sonuçları 23/08/2004 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların tamamının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile tescillerine karar verilmişse de; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; Orman Yönetimi dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların kesinleşen orman sınırı içinde kalan kısımlarının belirlenerek bu kısımlarının tapusunun iptalini talep etmiş olmasına ve bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların kısmen orman tahdidi içinde kısmen orman tahdidi dışında kaldığını belirtmiş olmasına rağmen mahkemece talepten fazlasına hükmedilerek taşınmazların tamamının tapusunun iptaline karar verilmiştir.
Ayrıca dava konusu taşınmazlar ifraz işlemine tâbi tutulduğu halde mahkemece dava konusu taşınmazların ifraz gördüğü kök parsele ait kadastro tutanağı, tapu kaydı ve kadastro paftası ile ifraz haritaları getirtilmeden dava konusu taşınmazların orman tahdidi içinde kalan kısımlarına ilişkin koordinatlarla belirlenmiş bilirkişi raporu alınmadan hüküm kurulmuştur.
Dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde, 23.08.2004 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunduğuna göre, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen 10 yıllık süre içerisinde, taraflarca tahdidin iptaline ilişkin dava açılıp açılmadığı da araştırılmamıştır.
O halde; mahkemece, dava konusu taşınmazların kök parseline ait kadastro tutanağı tapu kaydı ve ifraza neden olan işlem ve kayıtlar, ifraz krokileri ve kadastro paftası ile orman tahdidine ilişkin dava konusu taşınmazların bulunduğu alanı yakın komşu parselleri de kapsayacak şekilde orman tahdit harita ve tutanakları dosya arasına getirtilmeli, Adliye yazı işleri müdürlüğü kayıtlarından ve davanın taraflarından tahdidin iptaline yönelik dava açılıp açılmadığı, açılmış ise o dava dosyasının getirtilerek orman sınırlarında bir değişiklik olup olmadığı araştırıldıktan sonra daha önce keşfe katılmamış fen ve üç orman bilirkişi eşliğinde yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.