Davacı G… İl Özel İdaresi vekili tarafından, davalı Şenol ve diğerleri aleyhine 30.12.2009 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali ve takibin devamının istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.12.2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, Sayıştay ilamına dayalı alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde, Sayıştay ilamına dayalı alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalıların süresinde itiraz etmeleri üzerine takibin durdurulduğunu, Sayıştay ilamlarının mahkeme kararları gibi infaz olunacağını, davalıların ancak kesin delille borçlarını ödediklerini ispat edebileceklerini, haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep olunmuştur.
Davalılar, Sayıştay ilamlarının kesin hüküm olmadığını, ilama konu olaylardan dolayı sorumlu tutulamayacaklarını iddia ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece; Sayıştay ilamının kesin hüküm niteliğinde olduğu, davacı tarafından ilamlı icra takibi de yapılabileceği gerekçesiyle, başka bir inceleme yapılmaksızın istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak Sayıştay; uyuşmazlıkları çözümle görevli bir yargı yeri değil, devlet harcamalarını denetlemek, hesap ve işlemlerini sonuçlandırmakla görevli Anayasal bir kurumdur. HMK’nın 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm, muhakeme yetkisine haiz mahkemelerin verdikleri ve kesinleşmiş kararlar bakımından söz konusudur. Sayıştay’ın zimmet çıkaran kararı mevcut davanın taraflarını bağlamaz. Taraflar iddia ve savunmalarını mahkeme huzuruna Sayıştay kararı ile bağlı olmaksızın getireceği delillerle kanıtlayabileceklerinden eldeki davada bu deliller incelenmelidir. Kuşku yok ki bu incelemede Sayıştay kararında ortaya konan olgu ve bulgular da değerlendirilebilir. O halde, mahkemece, tarafların tüm delilleri toplanmalı, konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna iddia ve savunma doğrultusunda inceleme yaptırılmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Ortada kesin hüküm varmışçasına istemin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
S o n u ç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA); diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.