Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin kusura ilişkin temyiz itirazlarını reddine, ancak; 1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih ve 2009/9-62-191 sayılı kararında da belirtildiği gibi taksirli suçlarda temel ceza tayin edilirken sanığın güttüğü amaç ve saik kriterine dayanılamayacağının gözetilmemesi, 2-TCK"nın 50/6. maddesindeki "yaptırımın" ibaresinin 01.03.2008 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 5739 sayılı Kanunla "tedbirin" olarak değiştirilmesi ile anılan maddenin 1. fıkrasının "a" bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerdeki hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK"nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlendiğinden bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, infaz aşamasında nazara alınacağı gözetilmeden infazı kısıtlar biçimde karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının 1. fıkrasından "sanığın güttüğü amaç ve saik"; 8. bendinden ise TCK"nın 50/6. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.