1. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/2166 Karar No: 2009/5486 Karar Tarihi: 11.5.2009
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2166 Esas 2009/5486 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı belediyenin kayıtlı taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek tapunun iptalini talep etti. Mahkeme dava konusu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi. Ancak, Yargıtay'ın kararı bozduğu belirtiliyor. Kanun maddeleri olarak Anayasa'nın 43 ve 3402 Sayılı Kadastro Yasası'nın 16/C maddesi ile 5841 Sayılı Yasanın 2. ve 3. maddeleri ve geçici 10. maddesi gösterilmiştir.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı, davalı belediye tüzel kişiliği adına kayıtlı 8 ve 6 parsel sayılı taşınmazların idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ileri sürerek kıyıda kalan kısımların tapusunun iptali isteğinde bulunmuştur. Davalı, çekişmeli taşınmazların kıyı-kenar çizgisi esas alınarak kadastrosunun kesinleştiğini, taşınmazlar üzerinde kamu hizmetine tahsis edilmiş, park bahçe gibi tesisler bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazın tamamı 6 parselin ise kısmen kıyı, kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişmeli taşınmazların kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre çekişme konusu taşınmazları 10.10.2002 tarihinde ifraz edildiği, öncesinde 2 ada 1 parsel olarak Vakfıkebir Belediyesi adına tespit edilerek kadastro tespitinin 19.4.1983 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 24.5.2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 19.4.1983 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince henüz dava kesin hüküm oluşturmadığından yasal düzenlemenin eldeki davaya da uygulanacağı gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi bakımından karar bozulmalıdır.Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.