20. Hukuk Dairesi 2015/7404 E. , 2015/11397 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Devrekani Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/11/2013
NUMARASI : 2011/53-2013/77
DAVACI : Hazine
DAVALI : Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, dava dilekçesinde özetle; Kastamonu ili, Seydiler ilçesi, Şalgam köyü sınırlarında bulunan 3602788,30 m² yüzölçümlü 1 nolu parselin 1956 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında mera olarak tespit edildiğini ve özel siciline kaydedildiğini, bu yerin 2004 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu çalışmalarında orman tahdit sınırları içerisine alındığını, Selmanlı köyü 434 ada 1 parsel olarak ayrılan orman parseli ile Şalgam köyü 1 nolu mera parselinin 328402,87 m²"lik kısmının çakıştığını, çakışan kısım üzerinde mükerrer kayıt ihdas edildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek taşınmazın 328402,87 m²"lik kısmının tapu kaydının iptali ile, mera olarak Hazine adına özel siciline kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, bilirkişi raporları alındıktan sonra sunmuş olduğu dilekçesinde, dava dilekçesinin netice-i talep kısmını düzeltmiş, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 1956 yılında mera niteliği ile özel siciline kayıt edilmiş olmasından bahisle yeniden böyle bir karar alınmasının gerekmediğini belirterek, mera parseli ile mükerrer kayıt yapıldığı tespit edilen 328.805,47 m2"lik bölümün iptaline ve orman sınırının mera parselinin sınırına çekilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun 09.07.2004 tarihinde kesinleştiği ancak Hazine tarafından tapu iptali ve tescili davasının 24.06.2011 tarihinde açıldığı, bu nedenle dava açmak için kanunda belirtilen 1 aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşıldığından bahisle davacı Hazinenin davasının 6831 sayılı Kanunun 11/1 maddesi gereğince hak düşürücü süreden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Şalgam Köyünde bulunan 1 nolu mera parseli 1956 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu sonucu mera parseli olarak özel siciline kaydedilmiştir. Dava konusu taşınmazın kısmen bulunduğu Selmanlı köyünde 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 15/02/1994 yılında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B çalışması ve 2004 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre yapılan arazi kadastro çalışmaları bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 766 sayılı Kanunun 35. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde sayılan ve kamunun yararlanılmasına terk ve tahsis edilen Mera, Yaylak, Kışlak, Genel Harman Yeri, Pazar ve Panayır yerleri gibi benzeri mallar sadece paftasında sınırlandırılmakla (Geometrik durumu belirlemekle) ve özel sicillerine işlenmekle yetinilen, kadastroca hukukî durumu saptanamayan ve tapu siciline tescil edilemeyen taşınmazlar olması nedeniyle Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri tarafından bu tür taşınmazlar için açılan davalarda, 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2., 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddelerinde öngörülen zamanaşımının uygulanamayacağı, söz konusu davalarda 10 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınamayacağı hususu kararlılık kazanmış yargısal uygulamada benimsenmiştir. 25/02/2009 tarihli ve 5941 sayılı Kanunun 2.maddesiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır." şeklindeki cümle Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31 E. - 2011/77 K. sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Öte yandan, 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin birinci fıkrasında, 26/02/2014 tarihli ve 6527 sayılı Kanunun 1. maddesiyle yapılan değişiklikte de, on yıllık hak düşürücü süre bakımından Hazine "hariç" tutulmuştur. Bu nedenle, tarafların savunma ve delilleri de sorulduktan sonra tüm delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenmeden yazılı olduğu gibi karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.