10. Hukuk Dairesi 2015/4067 E. , 2016/6323 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı ile davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Davacı Kurum vekilinin temyiz istemi yönünden;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi gereğince iş mahkemesinin nihai kararları 8 gün içinde temyiz edilebilmekte olup 25.11.2014 tarihinde tebliğ edilen karara karşı yasal süre geçtikten sonra 09.12.2014 günü temyiz yoluna başvurulduğundan, her ne kadar mahkemece 6100 sayılı Kanunun 297. maddesi kapsamında kanun yolu ve süresi belirtilirken temyiz süresinin 15 gün olduğu yazılmış ise de özellikle, kanunda belirlenen süreler üzerinde hakimin tasarruf yetkisinin bulunmadığı, kanunun öngördüğü sürenin hakim tarafından uzatılıp kısaltılamayacağı, temyize ilişkin sürelerin kanun tarafından düzenlenen kesin nitelikte olduğu ve kendiliğinden gözetilmesi gerektiği yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.2013 gün ve 2012/19-779 Esas - 2013/355 Karar sayılı ilamı gözetilmek, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas - 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da dikkate alınmak suretiyle temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddi gerekmektedir.
2-) Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden;
27.06.2006 günü davalı ...’nin kullandığı aracın karşı şeritten gelen sigortalının yönetimindeki araçla çarpışmasıyla gerçekleşen trafik kazasında geçici iş göremezlik durumuna giren sigortalıya Kurumca 2006 yılında hastalık sigortası kapsamında ödenen geçici iş göremezlik ödenekleri nedeniyle uğranılan zararın teselsül hükümlerine göre rücuan alınması için 28.09.2012 tarihinde işbu davanın açıldığı, kaza günü görevlilerce düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda davalının kullandığı araca ait sigorta poliçesinin elde edilemediğinin belirtildiği, yargılama aşamasında kendisine dava dilekçesi tebliğ edilen G.Hesabı vekilinin yasal süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmakta olup mahkemece yapılan yargılamada istem aynen hüküm altına alınmıştır.
Davanın temel yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 39. maddesinde, kasdı veya suç sayılır davranışı ile sigortalının, eşinin veya çocuğunun hastalanmasına sebep olan kimseye, bu kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderlerin tazmin ettirileceği belirtilmiş, bu tür rücu davaları yönünden 506 sayılı Kanunda zamanaşımına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Diğer taraftan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. maddesinde, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmış olmakla, rücuan tazminat davalarında zamanaşımına ilişkin anılan hüküm üçüncü kişiler bakımından uygulanmaktadır. Zarar, gelirler yönünden Kurumun yetkili organının onay günü, giderler için sarf ve ödeme tarihleri itibarıyla öğrenilmekte, zararı gerçekleştirenin öğrenilmesi olgusunun ise her somut olayın özelliğine göre saptanması gerekmektedir. Önemle belirtilmelidir ki zamanaşımı süresi, hem zararın hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlamaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, zararın ve zararı gerçekleştirenin öğrenildiği tarihlerden başlayarak 2 yıl içerisinde açılmayan davanın zamanaşımına uğradığı ve yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’inin ileri sürüldüğü belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davalı ... yönünden de istemin hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : 1-) Davacı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle REDDİNE,
2-) Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda anılan davalıya geri verilmesine, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.