10. Hukuk Dairesi 2015/3941 E. , 2016/6319 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Kendisine ait tescilsiz bina inşaatı için davalı ...’ın, adına vergi, meslek kuruluşu, sigortalılık kaydı bulunmayan davalı ... ile sözlü olarak anlaştığı ve Kazım Bük’ün, aralarında kazalı sigortalının da bulunduğu 4 arkadaşı ile birlikte ekip oluşturarak çalışmaya başladıkları, zemindeki harç karma makinesiyle K.Bük’ün hazırladığı harcı 1. katta vincin kepçesinden alarak el arabasına boşaltan sigortalının, arabayı sürerken dengesini kaybederek zemine düşmesiyle 2002 yılında iş kazasının gerçekleştiği, sonrasında açılan ceza davasında düzenlenen 2 adet raporda bilirkişilerce, sanık (davalı) Kazım Bük ustabaşı (kalfa) olarak nitelendirilip kusursuz olduğu belirtilerek mahkemece hakkında beraat kararı verildiği, sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan davacı Kurum zararının davalılardan teselsül hükümlerine göre rücuan alınması için işbu davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılamada hazırlanan bilirkişi raporunda ise, kazanın oluşunda, ... asıl işveren olarak tanımlanıp kendisine %50, Kazım Bük alt işveren/kalfa olarak nitelendirilip kendisine %30, sigortalıya da %20 oranında kusur yüklendiği anlaşılmakta olup, mahkemece anılan rapora dayanılarak istem aynen hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları, 4. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede
./..
belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren, işveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimselerin de işveren vekili olduğu belirtilmiş, 87. maddesinde ise, doktrinde ve yargısal içtihatlarda alt işveren olarak da adlandırılan aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanarak sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile bu Kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olduğu bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, davalıların Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması ve sonrasında ilgili Ceza Mahkemesi yargılaması aşamalarında alınan net ve aydınlatıcı anlatımları ile tüm dosya içeriğine göre, davalılar arasında anılan 87. madde anlamında herhangi bir ilişki bulunmadığından ...’ın asıl işveren, Kazım Bük’ün alt işveren (aracı) olarak nitelendirilemeyeceği, kazalı sigortalıyı hizmet akdine tabi olarak çalıştıran ... olduğu gibi, davalılar arasında da hizmet akdi ilişkisinin bulunduğu, buna göre ...’ın işveren, Kazım Bük’ün sigortalı (ustabaşı) konumunda yer aldığı belirgindir. Şu durumda, yeniden, yöntemince, söz konusu sıfatlara göre kusur incelemesi yaptırılıp rapor alınarak kazanın oluşunda ilgililerin kusur oran ve aidiyetleri açıklıkla belirlenmeli, ayrıca, ... vekilinin uyuşmazlık konusu rücu alacağının, yürürlüğe giren yasal düzenleme çerçevesinde yeniden yapılandırılarak taksitlendirildiği yönündeki cevap ve savunması karşısında Kurumdan sorulup gerekli araştırma yapılmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yöntemince düzenlenmeyen, maddi olgu ve gerçeklikten kısmen uzak kusur raporunun karara dayanak kılınması isabetsiz olduğu gibi, ... vekilinin değinilen savunması kapsamında araştırma yapılmaması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harçlarının istekleri durumunda davalılara geri verilmesine, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.