Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/4183
Karar No: 2020/785

Kasten öldürme - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/4183 Esas 2020/785 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2019/4183 E.  ,  2020/785 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇ : Kasten öldürme
    HÜKÜM : TCK.nin 81/1, 29, 62, 53, 54, 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Sanık ... müdafiinin yasal süre içindeki temyiz isteminin 5217 sayılı CMK’nin 294/1 ve 295/1. maddeleri uyarınca temyiz sebebi içermediği ve temyiz sebeplerini içeren dilekçesini de 7 günlük yasal süreden sonra verildiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı CMK’nin 298. maddesi uyarınca REDDİNE, Üye ... ile Üye ...’in, sanık müdafiinin temyiz isteminin süresinde olduğu ve temyiz istemleri ile kararın incelenmesi gerektiği yönündeki karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
    Sanık ... hakkında; maktul ...’ı kastla öldürme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, katılanlar vekilinin temyizi ile sınırlı olarak yapılan incelemede; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin vermiş olduğu 06/05/2019 gün ve 2019/402 esas, 2019/937 karar sayılı bozmaya uygun verilen kararında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, katılanlar vekilinin: haksız tahrik ve taktiri indirim nedenlerinin bulunmadığına yönelik temyiz itirazlarının 5271 sayılı CMK"nin 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, aynı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, Üye Sayın ...’in, sanık hakkında TCK"nin 29. maddesi ile yapılan uygulama sırasında azami oranda indirim uygulanması gerektiğine yönelen karşı oyu ve oy çokluğu ile 26.02.2020 gününde karar verildi.
    KARŞI OY:
    Sanık ... müdafiinin temyiz sebeplerini içerir dilekçesini süresinden sonra verdiğinden bahisle temyiz isteminin reddine dair sayın çoğunluğun kararına katılmamaktayım.
    Anayasanın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine göre; herkes temel haklardan olan adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma, adalete erişim hakkı ve temyiz hakkını da içermektedir.
    Anayasanın 40. maddesinin 2. fıkrasına göre, devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
    CMK.nin 232. maddesinin 6. Fıkrasına göre, mahkemeler hüküm fıkrasında kanun yollarına başvurma yeri ve süresini tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça göstermek zorundadır. CMK.nin 294, 295 ve 298. maddelerinin hükümleri karşısında, kanun koyucunun taraflara temyiz sebeplerini bildirme süresini, bilinçli olarak ihmal ettiğinin kabulü mümkün değidir.
    Ceza Muhakemeleri Kanununun hükümleri genel olarak nazara alındığında, yargılamanın başından sonuna kadar tarafların hak ve yükümlülüklerinin bildirilmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
    Belirtilen nedenlerle, 15 günlük temyiz süresinde ya da temyiz için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde verilecek ek dilekçede, temyiz sebeplerinin bildirilmesinin gerekli olduğunun ilgili tarafa bildirilmesi zorunlu olduğundan temyiz sebeplerinin 7 günlük süreden sonra verildiğinden bahisle, sanık ... müdafiinin temyiz istemlerinin reddine dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım. 26/02/2020

    KARŞI OY:
    Dairemizin kararına hem usul hem de esas yönünden katılmıyorum. Şöyle ki;
    1) Usul Yönünden Muhalefetim: 5271 sayılı CMK"da olağan kanun yolları başlığı altında yer alan 294/1. md: Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır, 295. md: Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir, 298. md: Yargıtay...... ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa temyiz istemini reddeder, 301. md: Yargıtay yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında inceleme yapar şeklinde düzenlemeler yapılmakla Bölge Adliye Mahkemelerinden geçerek Yargıtay incelemesine tabi olan dosyalarda temyizin ancak temyiz dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceğini düzenlemiştir.
    Yine 5271 sayılı CMK"da olağanüstü kanun yolları başlığı altında 5271 sayılı CMK.nin 308. maddesinde Yargıtay Cumhuriyet başsavcısının itiraz yetkisini düzenlemiştir.
    CMK.nin 308. md: Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
    İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
    Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Şeklinde düzenlenmiştir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulumuzun kendisine itirazen gelen bir dosyada sadece itiraz sebepleriyle sınırlı kalmayıp dosyada bulunan yasaya aykırılıkların tamamını re"sen inceleyip bu hususlarda kararlar verdiği bilinmektedir.
    Görüldüğü üzere aynı Yasada olağan kanun yollarından temyiz yolunda temyiz davasını açan sanık veya katılan tarafın veya müdafilerinin dilekçesinde sebep bildirme zorunluluğu getirilmiş (CMK 294/1) sebepten yoksun sadece kendi aleyhine verilen karara karşı temyiz hakkının kullandığını yasal süreleri içerisinde yargı merciine bildiren ve kararı davaya temyiz ediyorum diyen tarafın talebinin ise temyiz sebebi içermemesi nedeniyle reddolunacağını yasa koyucu hüküm altına almıştır. (CMK 298. md.)
    Yürürlükte olan mevzuat göz önüne alındığında herhangi bir hukuk eğitimi almayan ve ceza davasına taraf olan kişinin veya ilgili tarafın avukatının istinaf mahkemelerinden aleyhine çıktığını düşündüğü kararı sebep bildirmeksizin süresinde temyiz etse dahi bu temyizin Yargıtay Dairesince reddolunacağı, ancak; Yargıtay Cumhuriyet savcısının ilgili Yargıtay Dairesinin kararına karşı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna itiraz etme hakkını kullanırken hiçbir sebep bildirmek zorunda olmadığı, bunun da vatandaşın aleyhine olarak 1982 Anayasasının 10,11, 36, 90 md. ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ve 10. maddelerinde karşılıklarını bulan kanun önünde eşitlik ve silahların eşitliği ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, yasal düzenlemelerin millet adına TBMM tarafından yapıldığını, ancak; bunların ilahi metinler olmayıp uygulayıcılar tarafından eksik, yanlış veya hakkaniyete aykırı olanlar var ise bunların belirlenip düzeltilmesinin de yasalarda düzenlendiği, usuli bir düzenlemeyi bilemediği için yasal süresi içerisinde temyiz dilekçesini sebep bildirmeden veren davanın tarafı veya taraf avukatının temyiz talebinin usul hükmü gereği sebep bildirilmediği düşüncesi ile reddolunmasının hukuki ve vicdani olmadığını sadece kanuni olduğunu ancak hakimin görevinin kanunu değil hukuku uygulamak olduğunu düşündüğümden Ceza Muhakemesinin odak noktası sayılan maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyecek mahiyetteki bu usul hükümlerinin davaya konu olaya uygulanması yerine öncelikle bu hükümlerin 1982 Anayasasına aykırılığı düşüncesi ile Anayasa mahkemesine iptal talebi ile gidilmesi bu kabul edilmeyecek ise Yargıtay Dairemiz tarafından CMK da sanık lehine kıyasın yasak olmadığı dikkate alınarak CMK.nin 294/1. madde hükmündeki sebeple bağlılık kuralının CMK.nin 308. maddesindeki sebep bildirmenin zorunlu olmadığı şeklinde yorumlanması gerektiği ve sebep bildirilmese ve hatta taraf müdafii tarafından verilse dahi temyizen incelenme iradesinin belirlenebildiği dosyaların usule aykırılık nedeniyle reddedilip toplumun adalete, devlete, hukuka olan inancının sarsılmasını önlemek ve ihkakı hak yolunun açılmasının önüne de geçmek gerektiği düşüncesi ve gerekçesi ile çoğunluğun kanaatine usul yönünden muhalifim.
    2) Esas Yününden Muhalefetim: Sanık ...’in, maktul ...’ı kasten öldürdüğü sübuta eren dosyada; olaydan 15 gün önce maktulün, alkollü olarak sanığın kahvesinin önünde diğer müşterileri rahatsız edecek boyutta bağırması üzerine kavga çıktığı, çevredekilerin uyardığı, olay günü de maktulün alkollü şekilde, sanığın kahvesi önünde durarak içerdeki ... isimli kişiyi dışarı çağırdığı, kahve önündeki sanığın da maktule ...’ın işi var gelemez, sen git demesi üzerine, maktul ile sanığın sözlü tartışmaya başladıkları, sonrasında maktulün önce kafa atarak adli raporda belirtilir şekilde burnundan kesi oluşacak şekilde yaralandığı, çevredekilerin kavgayı ayırdığı, maktulün bu kez sanığa tekrar sinkaflı kelimelerle küfür ettiği ve adli emanette kayıtlı bıçağı çıkarttığı, bunun üzerine sanığın da kahvehaneye giderek içerden bıçak alıp geldiği ve karşılıklı birbirlerine hamle yaptıkları, bu sırada sanığın dosyadaki adli rapora göre bıçakla elinden yaralandığı, maktulün de aldığı bıçak darbeleri sonucu öldüğü olayda; maktulün ölüm olayından 15 gün önce alkollü şekilde işyerinin önünde sanığın müşterileri rahatsız edecek boyutta bağırması ile başlayan kavgada haksız hareketi ile olayı başlatan taraf olduğu, bu nedenle tarafların kavga ettiği, araya girenlerce ayrıldığı, olay günü maktulün yine alkollü olarak sanığın işyeri önüne gelmesi nedeniyle, sanığın onun oradan gitmesini istediği, sanığın bu hareketinin haksızlık içeren bir talep olmadığı, ancak maktulün önce sanığa kafa atıp burnunu yaraladığı, çevredekilerce ayrıldıkları, ancak; maktulün durmayarak bu kez sanığa sinkaflı küfür edip belindeki bıçağı çıkardığı, bunun üzerine sanığın da dükkandan bıçak getirdiği, sanıkla maktulün birbirlerine hamle yaptıkları sabit olup maktulün tekrar eden dört ayrı haksız hareketinin bulunduğu ( 1) Birinci kavga, 2) İkinci kavgada burna vurma, 3) Çevredekiler ayırdıktan sonra tekrar sinkaflı küfürler etme, 4) Sinkaflı küfürden sonra sanığa bıçak çekme), böylelikle tevali eden tahrikin boyutunun TCK.nin 29. maddesi gereği azamiye yakın olması gerektiğini düşündüğümden sanığın cezasından makul oranda indirim yapılması yönündeki yerel mahkeme kararını onaylayan Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.



    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi