14. Hukuk Dairesi 2015/11367 E. , 2015/11879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2012 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08.12.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. Hakan Perçin geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _..’a ait banka hesaplarındaki paraların davalı ile açılan ortak hesaba aktarıldığını, ortak hesaba davalının katkısı bulunmadığı halde murisin sağlığında ortak hesaptaki mevduatı da kendi hesabına aktardığını ileri sürerek, TMK’nın 637. maddesi gereği 770.000.00 TL bedelin işleyen faiziyle birlikte davalıdan alınmasını istemişlerdir.
Davalı, ortak hesapta murisin iradesine uygun işlemler yapıldığını, ortak hesapta bulunan 600.000.00 TL bedelin mirasçılara payları oranında dağıtıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, mirasta istihkak ve mirasta denkleştirme nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mirasçılar murisin malvarlığı içerisinde bulunan hak ve malları hakkı olmadan elinde bulunduran kişilere karşı bunları geri alabilmek amacıyla dava açabilirler. TMK’nın 637. maddesinde “Yasal veya atanmış mirasçı, terekeyi veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı mirasçılıktaki üstün hakkını ileri sürerek miras sebebiyle istihkak davası açabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Mirasçı sıfatını taşıyanlar murisin terekesini elinde bulunduran herkese karşı bu davayı yöneltebilirler.
Mirasta denkleştirme davası murisin yasal mirasçılarına yaptığı sağlararası karşılıksız kazandırmaların belirli koşullar gerçekleştiğinde geri verilmesini talep etmeyi sağlayan bir davadır. Bu davadan elde edilmek istenen amaç mirasçılar arasında sağlararası karşılıksız kazandırmalar ile oluşan dengesizliğin denkleştirme ile ortadan kaldırılmasıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacılar, muris Sabahat’ın parasının davalı ile açılan ortak hesaba aktarıldığı buradan da davalının kişisel hesabına aktarıldığı iddiası ile alacak isteminde bulunmuşlardır. Muris ile davalı bir bankada tek imza ile para çekme hakkı veren teselsüllü müşterek hesap açtırmışlardır. Hükme esas alınan 16.12.2013 günlü bilirkişi kurulu raporunda, davalının ortak hesabın açılmasından murisin ölüm tarihi 23.08.2010 tarihine kadar ortak hesaptan farklı tarihlerde toplam 46.000.00 TL bedeli davalının tek imza çektiği, 1.180.000.00 TL bedelin ise davalı ve murisin imzalarıyla davalı kişisel hesabına aktarıldığı belirtilmiştir. Muris Sabahat’ın sağlığında davalı ve murisin ortak hesabındaki 1.180.000.00 TL nı muris ve davalının ortak imzalarıyla, başka bir deyişle murisin ortak hesabında payına
düşen bedeli kendi iradesiyle karşılıksız olarak davalı kişisel banka hesabına aktarması TMK’nın 669. maddesinde hüküm altına alınan mirasta denkleştirme davasının konusunu oluşturmaktadır. Yasal mirasçılar mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları denkleştirmeyi sağlamak için terekeye vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Altsoy açısından karşılıksız kazandırmada miras payına mahsup edilmek üzere hareket edildiği yönünde karine olup, kural olarak denkleştirme söz konusu ise de altsoy dışında yapılmış karşılıksız kazandırmaların açıkça iadeye tabi olduğu belirtilmedikçe kural olarak iadeye tabi tutulamaz. Davacının karşılıksız kazandırmanın miras hissesine mahsuben yapıldığını kanıtlaması gerekmektedir. O halde davacıların gösterdikleri tüm deliller birlikte değerlendirilerek 1.180.000.00 TL"nin muris tarafından davalı ..."a miras hissesine mahsuben verilip verilmediğinin tespit edilerek, miras hissesine mahsuben verildiğinin anlaşılması halinde terekeye iadesine karar verilmesi, miras hissesine mahsuben verildiğinin kanıtlanamaması halinde ise bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu alacağa ilişkin hesap, mirasbırakan ve davalı ... adına müşterek hesap olup, müşterek hesaptaki paylar aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Zira, para müşterek hesaba yatırıldığına ve pay bakımından bir anlaşma bulunmadığına göre mülkiyetin yarı yarıya olmak üzere hak sahiplerine ait olması gerekir. Müşterek hesap birden fazla kişiye aitse mudilerden birinin ölümü halinde, aksine sözleşme yoksa, hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir. Ortak hesabın taraflarından her biri bankadan para çekerken, payına göre kendi adına, payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket etmekte olup, payından fazla çektiği miktarda diğer hak sahibine karşı borçlu durumuna girer.
Hükme esas alınan bilirkişi raporundan muris ve davalının ortak banka hesabında murisin ölüm tarihi olan 23.08.2010 gününde 620.000.00 TL bedelin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bedelden 318.000.00 TL kısmı murisin ölümünden sonra 22.02.2011 günü davalı tarafından banka hesabından alındığı ve bakiyenin de davalı dışındaki diğer mirasçılar arasında paylaştırıldığı görülmektedir. Muris ile davalının müşterek olarak açtıkları hesapta aksi bir husus belirtilmemiş olması nedeniyle, davalının murisin ölüm tarihinde ortak hesapta bulunan bedelin 1/2 oranınında kişisel tasarrufu yasaya aykırı değildir. Banka hesap dökümünden, davalının teselsüllü müşterek banka hesabından murisin sağlığında farklı tarihlerde tek imza ile toplam 46.000.00 TL bedeli çektiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle,muris ile davalının ortak banka hesabının ilk açılış tarihinden dava açma tarihine kadar olan döneme ait tüm hesap hareketleri getirilerek davalının ortak hesaptan payını aşacak biçimde para çekip çekmediği hususu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, belirtilen husular gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm BOZULMASINA, 1.100.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.