8. Hukuk Dairesi 2012/1811 E. , 2012/2425 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine, Mesudiye Köyü Tüzel Kişiliği, İbrahim Kutlu ve müşterekleri aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.04.2010 gün ve 372/163 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekilleri, dava dilekçelerinde mevki ve sınırlarını açıkladıkları taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında kıyı kenar çizgisi içinde bırakıldığını, daha sonra idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin iptali için idare mahkemesinde dava açıldığını, idarece çizilen kıyı kenar çizgisinin iptaline karar verildiğini, 01.10.1978 tarihinden itibaren taşınmazın aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla vekil edenlerinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu açıklamışlar ve 2500 m2 tarlanın vekil edeni ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, teknik bilirkişilerin dosyaya sunduğu 01.06.2009 tarihli rapora ekli krokide A harfi ile işaretli 2101,45 m2 yüzölçümlü taşınmaz bakımından davanın kabulü ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu yapılan ve tescili istenen taşınmaz; bitişikte bulunan 326, 327 ve 328 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin yapıldığı 05.12.2000 tarihinde kadastro harici (kıyı kenar çizgisi içinde) bırakıldığının kabulü gerekir. Kural olarak, kadastro tespitinin yapılması ile kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar ve böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle yeniden edinilebilmesi için kadastro tespitinin yapıldığı tarihten itibaren aralıksız, çekişmesiz, malik sıfatıyla ve yirmi yıl süre ile kullanılmış olması gerekir. Bitişikteki parsellerin kadastro tespitinin yapıldığı 05.12.2000 tarihinde dava konusu yer kadastro harici bırakıldığına ve bu tarihten davanın açıldığı 15.09.2008 tarihine kadar kazanmayı sağlayan yirmi yıllık süre dolmadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Her ne kadar idari işlem niteliğinde bulunan ve idarece çizilen kıyı kenar çizgisi ile ilgili işlem için idari yargıda dava açılmış ve idare mahkemesince iptaline karar verilmiş ise de; bunun eldeki davaya bir etkisinin bulunmadığı açıktır. Dairece, makul sayılabilecek süre içinde açılmış bir davadan da söz edilemez. Bu nedenle dava konusu yerin tespit dışı bırakıldığı tarihten dava tarihine kadar yirmi yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının gözetilmesi zorunludur. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulur. Çünkü TMK.nun 713/1. fıkra ve maddesi gereğince açılan tescil davaları kamu düzeni ağırlıklı davalardır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.