11. Hukuk Dairesi 2018/309 E. , 2019/1738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/07/2017 tarih ve 2014/1186-2017/989 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalılardan ...’a kullandırılan kredinin ödenmediğini, diğer davalının da kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını ileri sürerek, toplam 68.193,47 TL"nin 05.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek %153 faizi ve BMSV"si ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, asıl borçlu olarak gösterilen davalının davacı bankadan kredi kullanmadığını, bu durumun ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kesinleşmiş kararla tespit edildiğini, davacı banka vekili tarafından sunulan sözleşme ve dekonttaki imzaların birbirine benzemediğini, asıl borç ilişkisi kurulmadığından kefalet ilişkisinin de geçerli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla tespit edilen olgulara göre, davacı banka çalışanlarının, kredi alma yeterliliğine sahip olmayan dava dışı F.Profil Otomotiv Yan Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye şirket çalışanları üzerinden usulsüz olarak kredi tahsis işlemleri yaptığı, banka çalışanlarının söz konusu eylemlerinden dolayı nitelikli zimmet ve görevi kötüye kullanma suçlarından mahkum olduğu, benzer nitelikteki birçok davada kredi işlemlerinde davalıların sorumlu tutulamayacağına dair yerel mahkeme kararlarının Yargıtayca onandığı, bir an için davalıların kredi kullandığı kabul edilse dahi, davacı bankanın Sirkeci Şubesi tarafından düzenlenmiş 15.06.1999 tarihli belgede, davaya konu kredinin borcun ödenmesi suretiyle kapatılmış olarak gözüktüğü, bu belgeye rağmen usulsüz işlemlerle kapatma işleminin yapıldığının davalılara karşı ileri sürülemeyeceği, bu yönden imza incelemesinin de esasa etkili olmadığı, davacının kendi çalışanlarının usulsüz işlemlerine dayalı davalıların sorumluluğuna gidemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı banka personelinin yargılandığı ceza davası neticesinde, davaya konu kredinin davalılarca kullanılmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece, davanın reddine gerekçe olarak gösterilen ceza mahkemesi dosyası getirtilmemiş ve kredi dosyasındaki imzaların davalılara ait olup olmadığı incelenmemiştir. ... 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320 Esas- 2009/201 Karar sayılı ilamının gerekçesi incelendiğinde, davacı banka personeli ile dava dışı bir şirketin yöneticileri arasında suç işleme hususunda anlaşmaya varıldığı, bu kapsamda, banka personelince, kredi alma yeterliliği bulunmayan dava dışı şirkete, çalışanları üzerinden kredi tahsisi yapıldığı, kredi sözleşmelerinde imzası bulunan şirket çalışanlarının ise kredi kullanma iradelerinin bulunmadığına dair saptamalara yer verildiği görülmektedir. Ancak, gerekçede, somut olarak, davalılarca kullanıldığı iddia edilen krediye ilişkin bir değerlendirme bulunmadığı gibi, yine gerekçe içerisinde yer alan açıklamalardan da, davalıların, üzerlerinden dava dışı şirkete kredi tahsisi yapılan şirket çalışanlarından olup olmadıkları da anlaşılamamaktadır. Bu nedenle, salt, anılan kararda tespit edilen kesinleşmiş maddi olguların somut uyuşmazlığı aydınlığa kavuşturmak için yeterli olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece, zikredilen ceza dosyası getirtilip, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve diğer deliller birlikte incelenerek, davaya konu kredinin davalılarca kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, zikredilen ceza dosyası muhteviyatından bu hususun anlaşılamaması halinde ise, kredi sözleşmesi ile kredi sözleşmesine konu tutarın davalılara ödendiğini gösterir dekonttaki imzaların davalılara ait olup olmadığı incelenmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.