Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2021/315
Karar No: 2021/655
Karar Tarihi: 01.06.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/315 Esas 2021/655 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2021/315 E.  ,  2021/655 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunduğunu, hâlen bu faaliyetine devam ettiğini, tüccarlara ve tekele verdiği ürünlerin bedelinden %1 Tarım Bağ-Kur tevkifat kesintisi yapıldığını, 23.12.2015 tarihinde sigortalılık tescili için Saruhanlı Sosyal Güvenlik Merkezine müracaat ettiğini, ancak “şahsınıza ait kesinti yapılmış müstahsil makbuzu bulunamadığı” gerekçesi ile talebinin reddedildiğini ileri sürerek 03.03.2015 tarihli işlemin iptali ile davacının ilk kesinti tarihini takip eden ayın 1"inden itibaren 23.12.2014 tarihine kadar 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu (2926 sayılı Kanun) kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak faaliyette bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının 23.12.2014 tarihinde 2004-2006 yıllarına ait müstahsil makbuzları ile Kuruma tescil talebinde bulunduğunu, ancak müstahsil makbuzlarının karşılığı intikal bulunamadığından geriye dönük tescil yapılamadığını, 13.06.2007 tarihli ve 2007/44 no’lu Genelge gereği tevkifat tutarlarının Kurum hesaplarına intikal etmesi şartıyla tevkifat yapılan tarihi takip eden aybaşından itibaren sigortalılıklarının başlatılacağını, davacının 06.09.2001 tarihinden itibaren devam eden Ziraat Odası kaydının gereği tescil talebinin 23.12.2014 tarihinden itibaren yapıldığını, Kurum işleminin yasal düzenlemelere uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Manisa 3. İş Mahkemesinin 23.10.2018 tarihli ve 2017/58 E., 2018/341 K. sayılı kararı ile; davacının 20.10.2006 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden ve %1’lik Tarım Bağ-Kur tevkifat kesintisi içeren ... Pamuk Çırçır San. Tic. A.Ş."ye teslim ettiği müstahsil makbuzu ve kendi adına 08.08.2001 edinme tarihli tarımsal arazisi bulunması, 06.09.2001 tarihinden itibaren devam eden Saruhanlı Ziraat Odası kaydı ve 2012–2013 yıllarındaki ürün teslimi nedeniyle Kurumun 2013/11 sayılı Genelgesi gereği 01.11.2006–23.12.2014 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
    7. Davalı Kurum vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    8. İstinaf talebi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince 20.02.2019 tarihli ve 2018/2311 E., 2019/233 K. sayılı kararı ile; 23.12.2014 tarihi öncesi sigortalılık başvurusu ve tescili bulunmayan davacının Kuruma intikal eden 20.10.2006 tarihli 11,39TL tutarlı ... Pamuk Çırçır San. Tic. A.Ş"e ait müstahsil makbuzundaki prim kesintisine dayanarak, kesintinin yapıldığı tarihi kapsayacak şekilde ziraat odası kaydının 06.09.2001 tarihinden itibaren devam ettiği ve dosya içindeki toplanan diğer deliller dikkate alınarak tarımla uğraştığı hususunun belirgin olduğu gözetilerek yasal düzenlemeler doğrultusunda kesintinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren o yılın sonuna kadar tarım bağ-kur sigortalılığının tespitine dair hüküm kurulması gerekirken Kurum kayıtlarına intikal eden prim kesintisi, prim ödemesi ve tescil başvurusunun bulunmadığı 01.11.2006-23.12.2014 tarihleri arasında 2926 sayılı sigortalı olduğunun tespitine dair hüküm kurulmasının isabetli olmadığı gerekçesiyle Kurum vekilinin istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK/6100 sayılı Kanun) 353/1-(b)-(2) maddesi gereğince kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ve davacının 01.11.2006-31.12.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    9. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.06.2020 tarihli ve 2019/2737 E., 2020/3011 K. sayılı kararı ile; “..Davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
    1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
    2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
    3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
    4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, " Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun " Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere " Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
    5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
    6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Eldeki davada; davacının 1.11.2006-31.12.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğuna dair kabul yerindedir.
    1.1.2007-23.12.2014 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının tapu ve ziraat odası kayıtları da dikkate alınarak tarımsal faaliyetinin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Bu şekilde sonuca varılamadığı takdirde dosyada mevcut 3.1.2012 tarihli tevkifatın kuruma intikal edip etmediği kurumdan sorularak intikali halinde, toplanan tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    11. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 11.11.2020 tarihli ve 2020/1048 E., 2020/1589 K. sayılı kararı ile; bozma kararında 03.01.2012 tarihli (Kandemir Tarım Ür. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen) müstahsil makbuzundaki tevkifatın intikal edip etmediğinin araştırılması istenmiş ise de; özel kuruluş tarafından yapıldığı iddia edilen bu kesintinin Kurum kayıtlarına intikal etmediği, dosya kapsamında yer alan Şehzadeler Sosyal Güvenlik Merkezinin 25.02.2015 tarihli, Saruhanlı Sosyal Güvenlik Merkezinin 03.03.2015 tarihli, Manisa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 27.10.2017 tarihli yazılarıyla sabit olup bu konuda yeniden araştırma yapılmasına gerek görülmediği, 23.12.2014 tarihli tescil başvurusuna kadar geçen dönemde, davacının 2006 yılındaki prim kesintisi dışında, sigortalılık iradesini ortaya koyan başvuru, prim ödemesi veya kesintisi bulunmadığı belirgin bulunduğu hâlde 2007-2014 yılları arası dönem yönünden geçmişe dönük sigortalılık süresi tespiti isteminin, tarımsal faaliyete karine oluşturacak kayıtlar ve faaliyetin varlığını ortaya koyacak kanıtlar toplanmak suretiyle incelenmesi gereğini öngören bozma gerekçesine konuya ilişkin yerleşik Yargıtay içtihatları ve bozma ilamı içeriğinde yer alan, "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bçağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır." açıklaması ile de çelişki oluşturacağı, konuya ilişkin yerleşik Yargıtay içtihatlarından ayrılarak geçmiş dönem Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tespitine olanak tanıyan sigortalılık koşullarının ve iradesinin bulunmadığı döneme yönelik biçimde sonradan yapılan prim ödemelerinin, geçmiş döneme ilişkin sigortalılık süresi kazanımı sonucunu doğuran bir uygulamanın gelişimine yol açacak içerikteki, bozma gerekçelerine uyulması mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    12. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    II. UYUŞMAZLIK
    13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin eldeki davada; 01.01.2007-23.12.2014 tarihleri arasında davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği ve 03.01.2012 tarihli müstahsil makbuzundaki Bağkur kesintisinin Kuruma intikal edip etmediği hususunda araştırma yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    III. ÖN SORUN
    14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce; davacı vekilinin 01.02.2021 havale tarihli dilekçesinde 7256 sayılı Kanun kapsamında Kurum tarafından tescilinin yapılacağı, anılan Kanun gereği indirimden faydalanabilmek için davadan vazgeçtiklerini belirterek karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep ettiği dikkate alındığında; direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulmasının gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
    IV. GEREKÇE
    15. Yapılan incelemede, davacı vekilinin direnme kararı sonrası 01.02.2021 havale tarihli “7256 sayılı Kanun kapsamında davacının 29.09.2006 tarihli müstahsil makbuzuna göre davalı Kurum tarafından tescili yapılacağı kabul edilmiştir. Yasa gereğince davalı Kurumun indirimlerinden faydalanması için davadan vazgeçiyoruz. Davadan vazgeçmemiz doğrultusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini dilerim.” talepli dilekçe gönderdiği anlaşılmaktadır.
    16. Öte yandan 17.11.2020 tarihli ve 31307 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (7256 sayılı Kanun) ile bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait alacaklar yapılandırılarak borçlulara borçlarını ödeme konusunda kolaylıklar sağlanmıştır. Bu kapsamda 7256 sayılı Kanun"un "Ortak hükümler" başlığını taşıyan 3. maddesinde; “..(13) a) Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şarttır. Borçlularca, bu Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere davadan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilaflar sürdürülmez.” hükmü bulunmaktadır.
    17. Görüldüğü üzere hükümden sonra ortaya çıkan bu olgu çerçevesinde davacı vekilinin anılan dilekçesi değerlendirilerek karar verilmek üzere değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    18. Hâl böyle olunca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK"nın 373/2. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi