3. Hukuk Dairesi 2016/20509 E. , 2017/10483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,davalı ile 28.07.2007 tarihinde evlendiklerini,yaklaşık 1 yıl kadar sonra davalı ile aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle fiilen ayrı yaşamaya başladıklarını,bir süre sonra ise davalının kendisine tedbir nafakası davası açtığını,bunun üzerine kendisinin de davalı aleyhine boşanma davası açtığını,her iki davanın birleştirildiğini,.... 2.Aile Mahkemesi"nin 2009/455 Esas- 2010/198 Karar sayılı ilamı ile davalı lehine 21.07.2009 tarihinden itibaren 300 TL tedbir nafakasına hükmedildiğini, davalının .... 5.İcra Müdürlüğünün 2010/6685 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptığını,davalının talebi üzerine 30.04.2013 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığını, .... 2.Aile Mahkemesi"nin 26.04.2013 tarih 2009/455 Esas 2010/198 Karar sayılı ek kararı ile verilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devam etmesine, karar kesinleştiğinde kaldırılmasına karar verildiğini, 28.05.2010- 25.03.2013 tarihlerine ilişkin nafakayı icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığını, yapmış olduğu haksız ödemelerin tahsili amacıyla davalı aleyhine .... 1.İcra Müdürlüğünün 2013/6418 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve kendisi lehine %20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 08.02.2016 tarih ve 2015/2499 E. 2016/1225 K. sayılı ilamı ile ""davacının nafakanın ödeme biçimine göre icra takip tarihinden (02.08.2013) geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafaka miktarının istirdadını talep edebileceği,bu husus gözetilmeden, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren ödenen nafakaların istirdadına karar verilmesinin doğru olmadığı;yine takip konusu alacak miktarının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle yasal koşulları oluşmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru görülmediği"" gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
./..
-2-
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise,davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davacı tarafça davalıya fazladan ödendiği iddia edilen nafaka bedeline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Mahkemelerin her türlü kararı gerekçeli olmalıdır. (1982 Anayasası m. 141/3) Zira; bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların, mahkemece nasıl nitelendirildiğini, hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar ve maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir.
Tarafların, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş gerekçe bölümünün bulunması zorunludur.
Hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler gösterilmelidir.(HMK m. 297/1-c)
Somut olayda, Dairemizin bozma ilamı sonrasında mahkemece tesis edilen hüküm; yukarıda açıklanan nitelikte yasal gerekçe içermemektedir.Zira, bozma ilamı sonrası tesis edilen hükmün gerekçesi incelendiğinde ,sadece ""dosya kapsamı,yargıtay bozma ilamı,alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği "" denilmekle yetinildiği,eldeki davanın hangi gerekçe ile reddine karar verildiğinin hükmün gerekçesinde taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde belirtilmediği anlaşılmaktadır.
2-Kabule göre ise;mahkemece,bozma ilam gereğinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.Nitekim Dairemizin 08.02.2016 tarih ve 2015/2499 E. 2016/1225 K. sayılı bozma ilamı incelendiğinde,""davacının nafakanın ödeme biçimine göre icra takip tarihinden (02.08.2013) geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafaka miktarının istirdadını talep edebileceği,bu husus gözetilmeden, boşanma davasının kesinleşme tarihinden itibaren ödenen nafakaların istirdadına karar verilmesinin doğru olmadığı"" belirtilmiş olmakla,mahkemece her ne kadar bozma ilamına uyulmuş ise de,bu noktada davacının 02.08.2013 icra takip tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafakaları davalı taraftan talep edebileceği gözetilmek suretiyle bu hususta gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,bu husus gözardı edilmek suretiyle bozma ilam gereği tam olarak yerine getirilmeden hüküm tesisi de doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; ortada yasanın aradığı anlamda denetlenebilecek gerekçeli bir kararın bulunmaması nedeniyle temyize konu kararın, Anayasa"nın 141/3.maddesine ve HMK"nun 297. maddesine aykırı olduğunun gözetilmesi,yine davacının 02.08.2013 icra takip tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içerisinde ödediği nafakaları davalı taraftan talep edebileceği dikkate alınmak suretiyle bu hususta gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir. ../...
-3-
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.