3. Hukuk Dairesi 2016/20194 E. , 2017/10480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, torna tesfiye atölyesi işlettiğini ve davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, 1999 yılında işyerine aktif ve reaktif elektrik sayacının bağlandığını, davalı kuruma başvurarak abone olduğunu, bu işlemler sırasında kendisinin yasal prosedürü yerine getirdiğini, gereken kontrollerin yapıldığını, test edildiğini, sayacın elektriğinin bağlanıp mühürlendiğini ve kullanıma açıldığını, kendisinin aboneliğin başladığı tarihten itibaren tahakkuk eden tüm borçlarını gününde ödediğini, ancak davalı kurum yetkililerinin 14.5.2004 günü kendisinin işyerine gelerek inceleme yapıp tutanak düzenlediklerini ,bu denetim neticesinde tarafına 4.283,86 TL"lik faturanın tahakkuk ettirildiğini,bu bedelin 28.5.2004 tarihine kadar ödenmediği taktirde elektriğin kesileceğinin bildirildiğini, aboneliğin başladığı tarihten tutanağın tanzim edildiği tarihe kadar 4 yıllık zaman dilimi içerisinde sayacının defalarca okunduğunu, elektrik kullanımından dolayı makbuz düzenlendiğini, sayaçta herhangi bir oynama ya da müdahale olmadığını, sayacın yanlış bağlanması söz konusu olmuş ise de bu hatanın davalı kurum elemanlarından kaynaklanmış olabileceğini, kendisinin kusurunun bulunmadığını, davalı kurumun da kendi kusurundan dolayı hak talep edemeyeceğini ileri sürerek, davalı kuruma borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının abone olmak için başvurduğunda tesisatın müessese açısından uygunluğunun denetlendiğini ve uygunluk kararı verildiğini, bir süre sonra davacının işyeri standardındaki torna tesfiye atölyesinde kullanılacağı varsayılan elektrik ile ödenen faturalar arasında açık bir dengesizlik bulunduğunun kendilerince fark edildiğini ve bir ihbar üzerine de atölyenin sayacının 15.4.2004 tarihinde kontrolü esnasında ölçü akım trafolarından paralel
olarak ampermetrelere bağlantı yapıldığı, aktif sayacın bu bağlantıdan dolayı R fazında %37,5, S fazında %25,2 eksik yaktığı, yani sayaçta oynama yapıldığı için kaçak elektrik kullanıldığının kendileri tarafından tespit edildiğini, bundan dolayı kurumun zararının oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Yargıtay 19. H.D."nin 31.03.2006 tarih ve 2005/9695 E.-2006/3362 K. sayılı ilamı ile ""davacının tükettiği ancak eksik kaydedilen elektrik bedelinden sorumlu tutulması gerektiği"" belirtilerek karar bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise mahkemenin 04.01.2012 tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş,bu kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde ise Dairemizin 11.12.2014 tarih ve 2014/8010 E. 2014/16371 K. sayılı ilamı ile ""mahkemece, davalının eksik tüketim bedelini faturalara yansıtmamasının müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davacı için gecikme zammı ve faizden indirim sağlayacağı nazara alınarak davacının sorumlu olduğu bedelin bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmesi gerektiği"" gerekçesiyle kararı bozulmuştur.
Mahkemece ikinci bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ise;davanın reddine; davalı kurum tarafından davacı aleyhine tahakkuk ettirilen 0065461 no"lu abonelikten kaynaklanan fatura no"su 00002066 olan faturadan dolayı asıl alacak olan 4.283,86 TL, işlemiş faiz ve gecikme zammı olan 11.323,26 TL"nin mahsubuyla geri kalan işlemiş faiz ve gecikme zammı miktarı olan 3.774,42 TL"ye yönelik borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya konu edilen uyuşmazlık; davacıya ait sayacın,kusuru dışında herhangi bir nedenle eksik tüketim kaydettiğinin tespit edilmesi halinde,davalının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı kusurlu olup olmadığı,buradan ulaşılacak sonuca göre de, davaya konu edilen bedeli davalı kuruma ödeyip ödemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
1- Anayasanın 141"nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince, yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.
Somut olaya bakıldığında ise;mahkemenin gerekçesi incelendiğinde eldeki davada davacının neticeten 3.774,42 TL"ye yönelik olarak borçlu olmadığının tespitine karar verildiği belirtilmesine rağmen hükümde davanın reddine şeklinde hüküm tesis edildiği, bu itibarla da, karar gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olduğu anlaşılmakla, bu husus usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.