13. Hukuk Dairesi 2016/29644 E. , 2019/5107 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... ile davacı Asil ... ve vekili avukat ..."ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 1.630,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, aşağıda dökümü yazılan 46.109,25 TL kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/04/2019 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Davalı, dava dışı ......, 02.10.1991 tarih 67556 yevmiye numaralı düzenleme biçiminde...... yine dava dışı üçüncü kişilerden Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazlardan ... İli, ....., ........ mevkiinde bulunan, tapunun 04.02.1946 tarih 121 cilt, 90 sahife ve 13 sıra numarasında kayıtlı 1.838,603 M2"lik taşınmazın 16/400 hissesi ile, ... İli, ....... mevkiinde bulunan, tapunun 29.07.1947 tarih, 127 cilt, 35 sahife ve 33 sıra numarasında kayıtlı 726.249 M2"lik taşınmazın 4/100 hissesinin 25.000 m2"lik kısmını davalı ..."na 12.500.000 TL"ye satmayı kabul ve taahhüt etmiştir. Bu sözleşmede, taşınmazların Kadastro Mahkemesi"nde davalı olması nedeniyle tapusunun verilmediği, satış bedelinin tamamının alındığı belirtilmiştir. Davalı bu defa, ... 1. Noterliğinin 10/10/1991 tarih,.....yevmiye numaralı düzenleme biçiminde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile 02.10.1991 tarih, ...... yevmiye numaralı ...... ile satın aldığı taşınmazları davacı ..."e 12.500.000 TL bedelle satmayı vaat etmiş, bu sözleşmede de, satış vaadine konu taşınmazların Kadastro Mahkemesinde davalı olması nedeniyle tapularının verilemediği, alıcının bu durumu bildiği ve taşınmazın tüm hukuki vecibelerinin alıcı (davacı) tarafından bilindiği ve satış vaadinin bu şartlarda yapıldığı belirtilmiştir.
Davacı, bu Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesine dayanarak, sözleşmeye konu taşınmazın adına tescili için ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"ne 2006/265 Esas numarası ile dava açmış, açılan dava 2009/434 Karar numarası ile reddedilmiş, ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararı Yargıtay denetiminden geçerek 9.3.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bu kararda; 33 sıra no"lu tapu kaydına ilişkin olarak yapılan keşif sonucu fen bilirkişilerinin belirttikleri gibi, Sözleşmede belirli bir yer gösterilmediğinden, zeminde gösterilen yerin satışa konu yer mi, yoksa orman rejiminden çıkartılarak kadastrosu yapılmamış yer içerisinde mi kaldığının anlaşılamadığı, bu nedenle Satış Vaadi Sözleşmesinin belirsiz olduğu, 13 sıra no"lu tapu kaydına konu yerin ise, Kadastro Mahkemesince kesin hüküm nedeniyle reddedilen yer olduğu, satış vaadinde bulunan kişiler adına tescil yapılmadığı, dolayısıyla, alıcılarına verebilecekleri bir taşınmaz olmadığı, davacı hukukunun bayiilerinin hukukuna tabi olduğu belirtilerek ve bu gerekçeyle davacının tescil talebinin reddedilmiştir. Davacı bunun üzerine, tazminat talebiyle, işbu davayı açmıştır. Davanın açılış tarihi ise 19.03.2013"tür.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 136/2.maddesi "Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerden imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan aldığı edimi sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri vermekle yükümlü olup ..." hükmünü içermektedir. Benzer düzenleme, mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 117.maddesinde de yer almaktadır. Davalı yönünden sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin yukarıda özetlenen ve 09.03.2011 tarihinde kesinleşen 2006/265 Esas, 2009/434 Karar sayılı ilamı ile kesin olarak belirlenmiştir.
Davacının tescil talebi reddedildiğinden, davacı, davalıya ödediği satış bedelini, Türk Borçlar Kanunu"nun 136.maddesine dayanarak, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde davalıdan geri isteyebilecektir. Ancak, davalı vekili gerek cevap dilekçesinde, gerekse yargılama aşamasında zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, öncelikle davalı vekilinin bu itirazının değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Tescil talebinin reddine ilişkin ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/265 Esas, 2009/434 karar sayılı kararı 9.3.2011 tarihinde kesinleştiğine göre, bu tarihte yürürlükte bulunan 6098 Sayılı T.B.K.nun 82/1.maddesinin zamanaşımına ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir. T.B.K.nun 82/1.maddesi aynen "Sebepsiz zenginleşmeden doğan isteme hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkını öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar" şeklindedir. Bu madde gereğince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği kanaatindeyim.
Aksi kabul edilse dahi; davanın tarafları arasında akdolunan .....Sözleşmesi geçerli bir sözleşme olarak kabul edilemeyeceğinden, satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın rayiç bedelinin değil, davacı tarafından ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenecek karşılığının iadesine karar verilmesi gerekir. Taşınmazın değerinin tesbiti amacıyla yapılan keşif sonrasında mahkeme tarafından tayin edilen bilirkişiler tarafından hazırlanarak mahkemeye sunulan raporda, taşınmazın rayiç bedelinin metrekare fiyatının 185,67 TL olduğu belirtilmiştir. Ancak; davacının davalıdan satış sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazlardan, tapunun 33 sırasında kayıtlı yer içerisinde kaldığı belirtilen taşınmazın yeri belirlenebilir yer değildir. Sözleşmede 13 sıra no"lu tapu kaydı içerisinde kaldığı belirtilen yere ilişkin açılan dava ise, Kadastro Mahkemesince reddedilmiş, ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/265 Esas, 2009/434 Karar sayılı ilamında bu hususlar belirtilmiş ve bu nedenle davacının tescil talebinin reddine karar verilmiştir. Dolayısıyla, değer tesbiti amacıyla keşif yapılan yerin Satış Vaadi Sözleşmesine konu yerler olup olmadığı belli değildir. Bu nedenledir ki, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi 10/10/1991 tarihinde yapılmış olup, davacı, taşınmazın hukuki durumunu bilerek ve kabul ederek taşınmazı satın almıştır. Satış Vaadi Sözleşmesinin yapıldığı tarihten, davanın açıldığı 2013 yılına kadar geçen 22 yıllık süre içerisinde taşınmazın değerini etkileyen bir çok unsur ortaya çıkmıştır. Rayiç bedele hükmolunarak, ortaya çıkan değer artışının davalıdan talep edilmesi davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacağı gibi, hakkaniyete de aykırı olacaktır.
Bu gerekçelerle ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Bu nedenle, kararın onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.