11. Hukuk Dairesi 2018/14 E. , 2019/1736 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21/10/2016 tarih ve 2015/2063 Esas, 2016/1019 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen 26/10/2017 tarih ve 2017/1258-2017/1118 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin yapmış olduğu ticari alış verişten ötürü dava dışı ... ’e 51.074,08 TL tutarındaki paranın havalesinin yapılması için hesabının bulunduğu Yapı Kredi Bankası Şubesine talimat verdiğini, yapılan kontrollerde müvekkilinin göndermek istediği ... yerine, yine dava dışı aynı isimdeki ... ’ün davalı .... hesabına paranın havale edildiğinin anlaşıldığını, bu yanlışlığın davalı bankaya bildirilerek paranın iade edilmesinin hem müvekkili şirket tarafından hem de sehven hesabına para havale edilen ... tarafından bildirilmesine karşın, davalı bankanın, ... ’ün davalı bankaya olan kredi borcundan ötürü havale edilen paranın takas mahsup hakkına binaen mahsup edildiği gerekçesi ile iade etmediğini ileri sürerek, 51.074,08 TL’nın 14.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir
Davalı vekili, husumetin müvekkiline değil hesabına sehven para havale edildiği iddia edilen şahsa yöneltilmesi gerektiğini, davacının talimatında yer alan hesap numarasına, davacının talimatına uygun olarak havale işlemi gerçekleştirildiğinden müvekkiline atfı kabil bir kusur bulunmadığını, hesabına para gönderilen ... ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalanmış olduğunu ve bankanın ... ’den alacağının bulunduğunu, ilgili kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca bankanın ... ’ün hesapları üzerinde rehin ve hapis hakkının olduğunu, bu nedenle mahsup işleminin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu paranın Garanti Bankası aracılığıyla dava dışı ... ’e çıkarıldığı ve ... ’ün borcu olması nedeniyle Garanti Bankası tarafından borca mahsuben bloke edildiğinin taraflar arasında çekişmesiz olduğu, bu durumda davacının davayı yöneltmesi gereken kişinin Garanti Bankası ./..
olmayıp ... olduğu gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı banka yapılan işlemde havale ödeyici sıfatını haiz olduğundan davalıya husumet yöneltilebileceğini, husumetin yönlendirilmesinde her hangi bir hata bulunmadığından mahkemece davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesinin isabetli görülmediği, davalının taraf sıfatının bulunduğunun kabulü sonucu, davanın esasının incelenmesi gerektiği, yargılama aşamasında dava konusu edilen havale tutarından 26.605,02 TL’lik kısmının davacıya iade edilmiş olduğu anlaşıldığından zikredilen tutar bakımından davanın konusuz kaldığı, davacı yanın yazılı talimatında göstermiş olduğu IBAN numarası ve isme havale işleminin yapıldığı ve söz konusu tutarın ... hesabına alacak kaydedildiği, davalı havale ödeyicisi bankanın nezdindeki havale alıcısının hesabına alacak kaydetme işlemi ile TBK’nın 559. maddesinin 2. fıkrası anlamında kabul iradesinin bildirilmiş olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda, havale edinin verdiği yetkiyi geri almasının mümkün olmadığı, davalı havale ödeyicisi ile havale alıcısı arasındaki tüketici kredi sözleşmesinin 10. ve Kredi Kartları Üyelik Sözleşmesinin 20. maddeleri uyarınca davalının, havale alıcısı hesabında bulunan mevduatı kredi borcuna mahsuben tahsil edebileceği kararlaştırılmış olması bakımından davalı bankanın yapmış olduğu mahsup işleminde de her hangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle, dava konusu edilen 26.605,02 TL’lik tutar bakımından karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 24.469,06 TL’lik kısma yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı yanca yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre, saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve özellikle davanın konusuz kalan kısmı bakımından da davanın bidayetinde açılan ve davalı bankaya yöneltilen davanın haklı olmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 04/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.