Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/1972
Karar No: 2009/5246

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/1972 Esas 2009/5246 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2009/1972 E.  ,  2009/5246 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE HUKUK  MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/04/2007
    NUMARASI : 2003/437-2007/145

    Taraflar arasında görülen davada;
         Davacı,  işlerinin bozulması  üzerine davalı  eski  eşi N... "dan  muvazaalı  olarak  boşanma  ve  alacaklılarından  kaçırmak için  mal varlığını muvazaalı olarak  elden  çıkarma  kararı  aldığını, bu amaçla  kendisine  vekaletname  verdiğini, onun da  bu  vekaletnameyi  kullanarak  çekişmeli  bağımsız bölümü  oğlunun  sözlüsü  diğer davalı  B.. "ya   aktarıp  sonra da  kendi adına  geri   aldığını, şimdi  ise taşınmazı iade  etmediğini, satışların  gerçeği  yansıtmadığını ileri sürerek   tapu iptali- tescil olmadığı  takdirde  taşınmazın  dava tarihindeki  değerinin  tahsilini  istemiştir.
    Davalı N... , davacının tamamen  kendi rızası ile  ve  boşanmadan  dolayı  uğradığı maddi ve  manevi  zararların  tazmini  amacıyla  taşınmazı  verdiğini, ihtiyacı nedeniyle  sattığını, borçlarını  kapattıktan  sonra da  geri aldığını belirtip  davanın reddini  savunmuş, davalı Berna ise  yapılan  temliklerin  kayın validesi N."nın isteği  doğrultusunda  ve bedelsiz  gerçekleştirildiğini, gerçek  bir satış bulunmadığını bildirmiştir.
    Mahkemece, davalı N..."nın  vekalet görevini  kötüye kullandığı ve diğer  davalıyla  işbirliği içinde  hareket  ettiği gerekçesiyle  davanın kabulüne,  taşınmazın  tapusunun  iptaliyle  davacı adına  tesciline ; davalı B... hakkındaki  davanın  ise  husumetten  reddine  karar verilmiştir.                             
    Karar,  davalı N... tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 5.5.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D. O. ile  temyiz edilen vekili Avukat Ş... T... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Getirtilen kayıt ve belgelerden, 7 sayılı parseldeki çekişmeli 3 numaralı mesken ve buna bağlı üç adet dükkanın davacı adına kayıtlı iken, 8.1.2003 tarihli vekaletnamesiyle vekil kıldığı davalı eşi N. tarafından oğlunun nişanlısı olan davalı B...’ya 13.1.2003 tarihli akitle satış yoluyla devredildiği; bu arada 10.1.2003 tarihinde açılan boşanma davası sonunda davacı ile davalı N.’nın 22.1.2003 tarihli kararla boşanmalarına hükmedildiği ve kararın 23.1.2003’te kesinleştiği; sonrasında, çekişmeli taşınmazın davalı B... tarafından 10.4.2003 tarihinde davalı N.’ya yine satış yoluyla iade edildiği görülmektedir.
    Davacı, işlerinin bozulması nedeniyle davalı N.... ile danışıklı boşanma ve alacaklılarından kaçırmak amacıyla mal varlığını muvazaalı olarak elden çıkarma kararı aldıklarını, bu amaçla da N...’ya vekaletname verdiğini, satışların gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Öyleyse,dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada taraf muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmakta (mutlak muvazaa) veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler ( nisbi muvazaa). Yanlar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla sözleşme yapsınlar, görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşme de tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
    Her ne kadar muvazaayı düzenleyen B.K.nun l8. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da Medeni Kanunun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen karar yenilik doğurucu (inşai) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasi) bir hüküm durumundadır.
    Öte yandan, muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb"an dava açan kişi Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Sözleşme aynı kanunun 293. maddesinde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Böyle bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması halinde dahi olayın özelliği itibariyle adi yazılı delilin yeterli olacağı öğretide ve kararlılık kazanmış içtihatlarda ortaklaşa kabul edilmiştir. İşte bu görüşten hareketle 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde soruşturma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
    Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.5.2009   tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 


     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi