Hukuk Genel Kurulu 2017/2730 E. , 2021/652 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 12. Aile Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı 12.10.2009 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile 23.01.1991 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, davalının sürekli sorun çıkarması nedeni ile aralarında şiddetli geçimsizlik yaşandığını, fikren ve ruhen anlaşamadıklarını, anne ve babasının bakıma muhtaç olduğunu ancak davalının bu görevi yerine getirmek istemediğini ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı cevap dilekçesi sunmamış olup katıldığı 18.12.2009 tarihli duruşmada; açılan davayı kabul etmediğini, davalı ile aralarında geçici bir anlaşmazlık bulunduğunu, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 12. Aile Mahkemesinin 04.02.2010 tarihli ve 2009/911 E., 2010/68 K. sayılı kararı ile; davacı erkek eşin üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdiği hâlde davalı kadın eşin agresif yapısı nedeniyle eşine hakaret ettiği, tehditlerde bulunduğu, görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği, bu nedenlerle davacının evden ayrılmak zorunda kaldığı, davalının davacının akrabalarına da hakaret ettiği, tehdit ve iftiralarda bulunduğu, başkalarının yuvalarını dağılma aşamasına getirdiği gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına 100TL tedbir nafakası ödenmesine, yasal koşulları oluşmadığından tedbir nafakasının yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.05.2011 tarihli ve 2010/8669 E., 2011/9350 K. sayılı kararı ile;
"...Hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle evrak okunup gereği düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri ve karşılıklı olarak evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmedikleri gerçekleşmiş olup, her ikisinin de boşanmaya sebep olan olaylarda aynı oranda kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; evlilik birliğinin tarafların ortak ve aynı oranda kusurlu davranışlarıyla temelinden sarsıldığı, davalının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı yararına, davacının mali gücü oranında yoksulluk nafakası takdiri gerekirken "davalının daha fazla kusurlu" olduğunun kabulü ile yoksulluk nafakası isteğinin reddi doğru bulunmamıştır,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. İzmir 12. Aile Mahkemesinin 21.10.2011 tarihli ve 2011/914 E., 2011/943 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi kararda, davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin bulunmaması nedeniyle bu kapsamda yasal unsurların oluşmadığı belirtilerek yoksulluk nafakasına hükmedilemediği, talep olmadan yoksulluk nafakasına karar verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre davalı yararına Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesinde yer alan yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
11. Mahkemece ilk kararda davalının yoksulluk nafakası talebi hakkında “yasal unsurları oluşmadığından işbu tedbir nafakasının yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine yer olmadığına” gerekçesiyle karar verilmişken Özel Daire bozma kararı sonrası “davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin olmaması sebebiyle bu anlamda yasal unsurların oluşmaması” gerekçesiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmediğinin açıklanması karşısında direnme adı altında verilen bu kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
13. Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
14. Somut olayda, mahkemece ilk kararda davalının yoksulluk nafakası talebi hakkında “yasal unsurları oluşmadığından işbu tedbir nafakasının yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine yer olmadığına” gerekçesiyle reddine karar verildiği hâlde Özel Daire bozma kararı sonrası “davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin olmaması sebebiyle bu anlamda yasal unsurların oluşmaması” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
15. Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
16. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
17. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.