8. Hukuk Dairesi 2011/5765 E. , 2012/2384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Zilyetlik Tespiti
... mirasçıları ... ve müşterekleri, müdahil davacılar İslim Doğan ve müşterekleri ile Hazine, Bozova ... ve DSİ Genel Müdürlüğü aralarındaki zilyetlik tespiti davasının kabulüne dair Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.11.2010 gün ve 4/291 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... vekili ile DSİ Genel Müdürlüğü vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar ile davaya katılanlar vekili, 295 parselin ortak miras bırakan ... tarafından uzun yıllar tarım arazisi olarak kullanıldığını, 1951 yılında ölmesi üzerine mirasçılarına kaldığını, ancak, kadastro mahkemesi kararıyla Atatürk Baraj gölünün daimi nitelikteki suların altında kalması nedeniyle tescil harici bırakıldığını açıklayarak; dava konusu taşınmazın mülkiyetinin ... mirasçıları adına tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ... vekili, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, dava konusu parselin 542 metre kotunda kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle kamulaştırma yapılmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, tespit tarihine kadar davacılar ve müdahil davacılar lehine kazanma koşullarının oluştuğu, ancak taşınmazın Atatürk Baraj gölünün daimi nitelikteki sularının altında kaldığı açıklanarak mülkiyetinin veraset belgesindeki payları oranında ... mirasçıları adına tespitine karar verilmiştir. Hüküm, davalılar Hazine vekili ile DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; tarla niteliğindeki dava konusu 295 parsel, 32100 m2 yüzölçümlü olarak 20-25 yıldan fazla süre fiilen Halil Doğan evlatlarının zilyetliğinde bulunduğu, 766 sayılı Tapulama Kanununun 33.maddesi uyarınca 50 dönümlük norm sınırının aşıldığı açıklanarak 11.02.1976 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, davacılar ile dava dışı kişiler tarafından tespite itiraz edilmiş, Kadastro Komisyonunun 29.09.1977 tarih 1282 sayılı kararı ile tespite itiraz edenlerin dayandığı Temmuz 1937 tarih 14 sayılı tapu kayıt maliklerinin taşınmazı ... mirasçılarına satarak devrettikleri ve taşınmazla ilgilerinin kalmadığı, dayanak tapu kaydının sabit sınırlar içermediği, kayıt miktarı kadar yerin dava dışı 202, 208, 287, 292, 302 ve 324 parsel olarak kayıt malikleri adına tespit edildiği ve 295 parselin miktar fazlası olduğu açıklanarak itirazların reddine taşınmazın tespit gibi Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Davacılar ve müşterekleri tarafından tespite itiraz davası açılması üzerine mahkemece 19.05.1992 tarihinde taşınmaz başında yapılan keşif sırasında 295 parselin arpa buğday ekilen 3.sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu belirlenmiş ise de taşınmazın 1994 yılında Atatürk Baraj gölü altında kaldığının belirlenmesi üzerine Bozova Kadastro Mahkemesinin 08.02.1994 tarih 1978/6 Esas ve 1994/22 Karar sayılı ilamı ile 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesi uyarınca 295 parselin tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve hüküm taraflarca temyiz edilmediğinden 26.04.1994 tarihinde kesinleşmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından, özellikle yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre, taşınmazın davacılar ve katılanların ortak miras bırakan ... tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığı, 1950 yılında ölmesi üzerine mirasçılarına kaldığı bildirildiğine, taşınmazın tarla niteliğinde tespit edildiği ve baraj gölü altında kalmadan önce 19.05.1992 tarihinde taşınmaz başında yapılan keşif sırasında taşınmazın nitelik ve sınırları zeminde belirlendiğine, arpa, buğday ekilmek suretiyle kullanılan 2.sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu ziraatçı uzman bilirkişi tarafından gerekçeli olarak açıklandığına göre davalı ... DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm göz önünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar ve müdahil davacılar ile miras bırakan adına kadastro yoluyla veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak belirlenmesi gerekmektedir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, dava dışı 267 parsel; Bozova Kadastro Mahkemesinin 1978/19 Esas 1995/47 Karar sayılı ilamı ile 100 dönümlük taşınmaz bölümünün ifrazı ile ... mirasçıları adına tapuya tesciline, miktar fazlası olan 58800 m2 yerin en son parsel numarası verilerek Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Mahkemece, davacılar ile müdahil davacılar ve miras bırakan ... yönünden senetsizden tespit ve tescil edilen taşınmazların çalışma alanları ayrı ayrı belirlenmek suretiyle 100 dönümlük norm sınırının aşılıp aşılmadığı üzerinde durulmamıştır. 3402 sayılı Kanunun 4.maddesinde, kadastro bölgesindeki her köy ile Belediye sınırları içinde bulunan mahallelerin her birinin kadastro çalışma alanını teşkil edeceği açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere 100 dönümlük yer 267 parsel numarası ile ... mirasçıları olan davacılar ve müdahil davacılar adına tescil edildiğine ve eldeki dosyada taşınmazın elbirliği mülkiyeti şeklinde olduğunu açıklanarak eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanıldığına göre 3402 sayılı Kanunun 14.maddesindeki norm sınırlarının aşılması söz konusu olacaktır.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaz ile taraflar ve miras bırakan yönünden 3402 sayılı Kanunun 14.maddesi uyarınca yeniden araştırma ve inceleme yapılması varsa taşınmazların çalışma alanlarının ayrı ayrı belirlenmesi, hükmen tescil edilen dava dışı 267 parselin miktarı dikkate alınarak norm sınırlarının aşılıp aşılmadığı üzerinde durulması ondan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davalılar Hazine vekili ile DSİ Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan sebeplerden ötürü 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.