Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3746
Karar No: 2009/5091
Karar Tarihi: 30.4.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3746 Esas 2009/5091 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, paydaşı olduğu taşınmazda tamamını kullanamadığını ve davalının haksız kullanımının olduğunu iddia ederek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle dava açmıştır. Mahkeme, davalının kabul beyanı dikkate alınarak hüküm vermiştir. Ancak, davalının kabul beyanı sadece bir parsel ile ilgili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Paydaşlar arasında harici bir taksim sözleşmesi veya fiili kullanım biçimi söz konusu olmadığında, M.K.'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Yargıtay İçtihatlarına ve bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullanan paydaşın elatmanın önlenilmesi davası yerine taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açması gerekmektedir. Ayrıca, tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ancak, somut olayda davalının beyanı sadece bir parsel ile sınırlı olduğu için mahkeme kararı bozulmuştur. M.K.'nun 706, B.K.'nun 213, T.K.'nun 26. maddeleri ihlal edildiği durumlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamayacağı belirtilmektedir.
1. Hukuk Dairesi         2009/3746 E.  ,  2009/5091 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SÖKE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 31/12/2008
    NUMARASI : 2008/114-2008/495

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı,kayden paydaşı bulunduğu 386 parsel sayılı taşınmazı payından fazla yer kullanmak,387 parsel sayılı taşınmazın tamamını haksız kullanmak suretiyle diğer paydaş davalının işgal ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine,çekişmenin giderilmesine ve 5 yıllık belirlenecek ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı,davayı kabul ettiğini savunmuştur.
    Mahkemece,davalının davayı kabul ettiği,kabul beyanı dikkate alınarak bilirkişilerin belirlediği oranlara göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla tetkik hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.   
    Dava,paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;çekişme konusu 386 ve 387 parsel sayılı taşınmazların paylı mülkiyet üzere olduğu,davanın tarafları ile birlikte dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş bulundukları anlaşılmaktadır.
    Davacı,386 parsel sayılı taşınmazda yer kullanmakla beraber kullandığı yerin payından az olduğunu,387 parsel sayılı taşınmazda ise tamamını davalının kullanması nedeniyle kendisinin kullanabileceği yer kalmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış olup mahkemece,davalının davayı kabul etmesi sebebiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuştur.
    Mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenilen tanıklar olaylara müşahhas bildirimlerinde,davacının 387 parsel sayılı taşınmazda kullanabileceği bir yer bulunmadığını, davalının parselin tamamını kullandığını,386 parsel sayılı taşınmazda ise davacının kullandığı yerin bulunduğunu bildirmişlerdir. Bu anlatım ve olgu karşısında davalının kabul beyanının 387 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğu,386 parsel sayılı taşınmazla bir ilgisinin olmadığı kabul edilmelidir.                    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. 
      Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
     O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. 
    Somut olaya gelince; davacının 386 parsel sayılı taşınmazda yer kullandığı keşfen sabittir. Keza, 387 parsel sayılı taşınmazda ise, tanık ifadelerine göre bir yer kullanmadığı halde teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor ve buna bağlı krokide (E) ile gösterilen kısmın davacı tarafından kullanıldığına işaret edilmiştir. Bu duruma göre, 387 parsel sayılı taşınmaz bakımından dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun düşmeyen bilirkişi raporunun neye dayandığı açıklanmadan ve irdelenmeden yazılı olduğu şekilde mahkemece değerlendirme yapılmış olmasının doğru olduğu söylenemez.
    O halde, 386 parsel yönünden kabul beyanı da bulunmadığına göre davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulü doğru olmadığı gibi, 387 parsel bakımından davalının kabul beyanı gözetilerek davacının payı oranında elatmanın önlenmesine hükmedilmesi gerekirken mutlak olarak elatmaya karar verilmiş olması isabetsizdir. Bu belirlemeye göre, hüküm altına alınan ecrimisilin de isabetli ve doğru olduğu söylenemez. 387 parsel yönünden davacının payı oranında belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi de isabetsizdir.
     Davalının bu yön değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  30.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi