Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/2955
Karar No: 2009/4992
Karar Tarihi: 29.4.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2955 Esas 2009/4992 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, miras bırakanın davalı oğluna muvazaalı ve mal kaçırmak amacıyla temlik ettiği 1028 parsel sayılı taşınmazın tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkeme, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak temyiz incelemesi sonucu, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu tespit edilerek, kararın bozulması kararlaştırılmıştır. Muvazaanın niteliği ve muvazaaya ilişkin kanun maddeleri olarak Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddeleri belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2009/2955 E.  ,  2009/4992 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KUYUCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 14/02/2008
    NUMARASI : 2006/203-2008/40

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakan anneleri F.S."in 1028 parsel sayılı taşınmazını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı şekilde davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalı, miras bırakanın, hastalığının tedavisi nedeniyle çok masraf yaptığını tüm bakımı ile kendisinin ilgilendiğini, bu nedenle borçlandığını, bir kısım mirasçıların, "... Biz bakmayacağız, kim bakarsa o malı alsın" diye söylediklerini, taşınmazın satış bedeli ile tedavi masraflarının karşılandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi    raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil  isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı F.S."in maliki olduğu çekişme konusu 1028 parsel sayılı taşınmazı 06.09.2005 tarihinde davalı oğlu M."ya, M."nın 21.12.2005 tarihinde dava dışı M."e, M."in tekrar 15.02.2006 tarihinde  davalı M."ya satış yoluyla temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
    Davacılar, bu işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiası ile eldeki davayı açmışlardır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; tarafların, miras bırakanın çocukları olduğu,   miras bırakanın, ölümünden önce davalı oğlu ile birlikte oturduğu, bakımıyla da davalının ilgilendiği, miras bırakanın davacı çoçuklarının  hastalığı ile yeterince ilğilenmedikleri için bu durumu gözeterek oğlu davalıyı diğer mirasçılara tercih ettiği, bunun sonucu olarakta söz  konusu temliki yaptığı, temliki işlemde gösterilen satış bedeli ile bilirkişi vasıtasıyla taşınmazın o tarih itibariyle belirlenen gerçek değeri arasında aşırı ve açık fark bulunduğu,miras bırakanın son dönemde yapılan tedavi  giderlerinin yeşil kartın sağladığı olanaklarla karşılandığı, davalının savunmasında, taşınmazlarının mirasbırakanın tedavisi nedeniyle biriken borçlarını karşılamak üzere temlik edildiğini bildirdiği, bedel ödeme savunmasında bulunmadığı, keza davalı vekilinin 12.06.2006 tarihli dilekçesinde miras bırakanın eldeki davaya konu edilmeyen 20 parsel sayılı taşınmazının satımı suretiyle  tedavi borçlarının kapatıldığını bildirdiği, miras bırakanın başka taşınmazının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Belirlenen bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın yaptığı temlikin mirasçılarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı alduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi