Danıştay 4. Daire 2016/7141 Esas 2020/6049 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/7141
Karar No : 2020/6049

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Alüminyum PVC İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; dava konusu ödeme emirlerinde yer alan vergi borçlarının ilk aşamada asıl borçludan takip edildiği ve bu takibin sonuç vermediği hususları davalı idarece ortaya konulamadığından, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesine istinaden davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kanuni temsilci ve şirket ortağı sıfatıyla yapılan takip işlemlerinde herhangi bir öncelik sırasının bulunmadığı, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emirlerinin defalarca tebliğ edilmeye çalışıldığı, ancak şirkete adresinde ulaşılamadığı için ilanen tebligat yapıldığı, bu işlemlere karşı herhangi bir dava açılmadığı, borcun ödenmemesi ve mal varlığı araştırmasında da yeterli mal varlığına rastlanmaması üzerine düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, … Alüminyum PVC İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu şirketin "… Sok. No:… …/…" adresinde düzenlenen 04/10/2006 tarihli adres tespit tutanağında "ilgili şirketin belirtilen adreste olmadığı" hususunun icra memuru ve adreste bulunan kişinin imzalarıyla tespit edildiği, yine aynı adreste düzenlenen 14/02/2007 tarihli adres tespit tutanağında "şirketin belirtilen adreste faaliyetinin olmadığı yapılan araştırmada re'sen terk mükellefi olduğu" hususunun memur ve mahalle muhtarı imzalarıyla tespit edildiği, şirketin "… Sok. No:… …/…" adresinde düzenlenen 27/08/2010 tarihli tebliğ alındısında da "adreste başka bir firmanın faaliyet gösterdiği, ilgili şirketin tanınmadığı, vergi dairesi kayıtlarında yapılan araştırmada şirketin 2005 yılında re'sen terk olduğu" hususlarının yoklama memuru ve adreste faaliyet gösteren şirket yetkilisi imzalarıyla tespit edildiği anlaşılmış olup, Kanunun amaçladığı anlamda tebliğ imkansızlığının ilanen tebliğ aşamasından önce usulüne uygun şekilde ortaya konulduğu ve ilanen tebliğ şartlarının oluştuğu, belirtilen adreslere tekrar tebligat gönderilmesine gerek bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu ödeme emirlerinde yer alan vergi borçlarının ilk aşamada asıl borçludan takip edildiği ve bu takibin sonuç vermediği hususlarının davalı idarece ortaya konulamadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emirlerini iptal eden mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.