Esas No: 2019/1304
Karar No: 2020/3764
Karar Tarihi: 22.12.2020
Danıştay 13. Daire 2019/1304 Esas 2020/3764 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1304
Karar No : 2020/3764
DAVACI : … Bank A.Ş
(Eski Unvan: … Bankası A.Ş.)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
Davacı Banka hakkında, bazı kredilerde 30 günün üzerinde gecikmeler olmasına rağmen bu kredileri İkinci Grup-Yakın İzlemedeki Krediler ve Diğer Alacaklar Grubu'nda sınıflandırmadığından bahisle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 148. maddesinin (b) bendi uyarınca 6.344,00-TL; bazı kredilerle ilgili olarak kanunî takip süreci başlatılmasına rağmen bu kredileri "Üçüncü Grup-Tahsil İmkânı Sınırlı Krediler ve Diğer Alacaklar" olarak sınıflandırmadığından bahisle 5411 sayılı Kanun'un 146. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca her bir firma için 3.172-TL olmak üzere 22.204,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (Kurul) 26/03/2009 tarih ve 3104 sayılı kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
İkinci grupta izlenmesi gereken kredilere ilişkin tespitlerin hatalı olduğu, bu grupta sınıflandırılması gerektiği ileri sürülen kredilerin rotatif kredi olarak kullandırıldığı, bu kredilerin tanımı gereği herhangi bir vade ile sınırlı olmayan krediler olduğu, üçüncü grupta izlenecek alacakların 90 günden fazla gecikmiş alacaklar olduğu ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Davacı Bankanın kullandırmış olduğu kredileri yanlış sınıflandırarak eksik genel ve özel karşılık ayırdığının düzenlenen raporla tespit edildiği, bu rapor esas alınarak tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'UN DÜŞÜNCESİ : Dava; davacı Bankanın, bazı kredilerde 30 günün üzerinde gecikmeler olmasına rağmen bu kredileri "İkinci Grup-Yakın İzlemedeki Krediler ve Diğer Alacaklar Grubu"nda sınıflandırmadığından bahisle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 148. maddesinin (b) bendi uyarınca 6.344,00-TL, bazı kredilerle ilgili olarak kanunî takip süreci başlatılmasına rağmen bu kredileri "Üçüncü Grup-Tahsil İmkânı Sınırlı Krediler ve Diğer Alacaklar" olarak sınıflandırmadığından bahisle 5411 sayılı Kanunun 146. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca her bir firma için 3.172,00-TL olmak üzere 22.204,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi'nin 03/06/2014 günlü, E:2009/2978, K:2014/2260 sayılı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 26.03.2009 tarih ve 3104 sayılı kararının davacıya 22.204-TL'lık idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali; 6.344-TL'lık idarî para cezasına ilişkin kısım yönünden davanın reddi yolundaki kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 13.04.2017 günlü, E:2014/4815, K:2017/1635 sayılı kararı ile, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 03/06/2014 günlü, E:2009/2978, K:2014/2260 sayılı kararının iptale ilişkin kısmı bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca verilen bozma kararlarına Danıştay dava dairelerince ısrar etme olanağı tanınmamış olması nedeniyle, bozma kararında yer alan gerekçelerle, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun 26.03.2009 tarih ve 3104 sayılı kararının davacıya 22.204-TL'lık idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmına karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 03/06/2014 tarih ve E:2009/2978, K:2014/2260 sayılı kısmen davanın reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının iptale ilişkin kısmının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 13/04/2017 tarih ve E:2014/4815, K:2017/1635 sayılı kararı ile, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek bozulması üzerine işin gereği yeniden görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı Banka nezdinde gerçekleştirilen denetim sonucu düzenlenen … tarih ve … sayılı raporda; Bankanın 8 müşterisine kullandırılan kredilere ilişkin anapara ve faiz ödemelerinde 30 günden fazla gecikme olmasına rağmen bu kredilerin "İkinci Grup - Yakın İzlemedeki Krediler ve Diğer Alacaklar" grubu yerine "Birinci Grup - Standart Nitelikli Krediler ve Diğer Alacaklar" grubunda sınıflandırılmaya devam edildiği ve bunlarla ilgili olarak ayrılması gereken genel karşılık tutarının 6.186,16-TL olduğu; yine Bankanın 7 müşterisine kullandırılan kredilerle ilgili alacakların tahsili konusunda Bankaca icra takipleri başlatılmasına ve bu şirketlerin T.C. Merkez Bankası nezdinde bulunan memzuç risk ekranında başka bankalardan kullandıkları kredilere ait risklerin bu bankalar tarafından Tasfiye Olunacak Alacaklar veya Zarar Niteliğindeki Krediler ve Diğer Alacaklar hesap grubunda izlemelerine rağmen bu şirketlere ait kredilerin "Üçüncü Grup - Tahsil İmkânı Sınırlı Krediler ve Diğer Alacaklar" grubu yerine "İkinci Grup - Yakın İzlemedeki Krediler ve Diğer Alacaklar" grubu ve "Birinci Grup - Standart Nitelikli Krediler ve Diğer Alacaklar" grubunda sınıflandırılmaya devam edildiği ve bunlarla ilgili ayrılması gereken özel karşılık tutarının 613.712,40-TL olduğu tespit edilmiştir.
Anılan rapor esas alınarak davacı Banka hakkında ikinci grupta izlenmesi gereken kredilere ilişkin olarak 5411 sayılı Kanun'un 148/b bendi uyarınca 2008 yılında geçerli idarî para cezası olan 6.344-TL; üçüncü grupta sınıflandırılması gereken kredilere ilişkin olarak ise, Kanun'un 146. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca anılan maddenin ikinci fıkrası dikkate alınarak her bir kredi müşterisi için 2008 yılında geçerli 6.344-TL'lık idarî para cezasının yarısı olan 3.172-TL olmak üzere toplam 22.204-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 26/03/2009 tarih ve 3104 sayılı Kurul kararı alınmıştır.
Anılan Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
NCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 03/06/2014 tarih ve E:2009/2978, K:2014/2260 sayılı kısmen davanın reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali (dava konusu işlemin davacıya 22.204,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali; 6.344,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısım yönünden davanın reddi) yolundaki kararının, iptale ilişkin kısmına yönelik olarak davalı idarece yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 13/04/2017 tarih ve E:2014/4815, K:2017/1635 sayılı kararıyla; "davacı Banka nezdinde gerçekleştirilen denetim sonucu düzenlenen raporda, Bankanın 8 müşterisine kullandırdığı kredilere ilişkin anapara ve faiz ödemelerinde 30 günden fazla gecikme olmasına rağmen bu kredilerin yukarıda anılan Yönetmelik uyarınca ikinci grupta izlenmesi gerekirken birinci grupta izlenmeye devam edildiği ve bunlarla ilgili olarak ayrılması gereken genel karşılık tutarının 6.186,16-TL eksik hesaplandığı, yine Bankanın 7 müşterisine kullandırılan kredilerle ilgili alacakların tahsili konusunda Bankaca icra takipleri başlatılmasına rağmen bu kredilerin sınıflandırılmasının da Yönetmeliğe uygun olmadığı ve bu kredilerle ilgili ayrılması gereken özel karşılık tutarı olan 613.712,40-TL'nin de ayrılmadığı hususlarına yer verilmesi üzerine, davacı Banka'ya ikinci grupta izlenmesi gereken kredilere ilişkin olarak 5411 sayılı Kanun'un 148/b bendi uyarınca 2008 yılında geçerli idarî para cezası olan 6.344,00-TL, diğer kredilere ilişkin olarak ise, Kanun'un 146. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca anılan maddenin ikinci fıkrası dikkate alınarak her bir kredi müşterisi için 2008 yılında geçerli 6.344,00-TL'lık idarî para cezasının yarısı olan 3.172,00-TL olmak üzere toplam 22.204,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
5411 sayılı Yasa'nın 53. maddesinde, bankaların, kredilerle ilgili olarak, doğmuş veya doğması muhtemel zararların karşılanması için yeterli düzeyde karşılık ayırmak zorunda oldukları kurala bağlanmış ve 146. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde de ayrılması gereken karşılıkların ayrılmaması hâli idari para cezasını gerektiren eylemler arasında sayılmıştır.
Olayda, davacı Banka nezdinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor uyarınca davalı idarece kesilen para cezasının, mevzuata uygun olarak karşılık ayrılmamış her bir kredi müşterisi için ayrı ayrı hesaplamasına engel bir durum olmadığı gibi, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 15. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, aynı kabahatin birden fazla işlenmesi hâlinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verileceği düzenlemesi de zaten bunu gerektirmektedir. Aksi düşünce, bankalara Yasa'da düzenlenen para cezasının tespit sayısı kadar kesilmesi sonucunu doğuracaktır ki, bu durumun hakkaniyetle bağdaşmayacağı açıktır.
Diğer taraftan, Daire kararının, 5411 sayılı Yasa'nın 148. maddesinin (b) bendinde yer alan düzenlemenin 5411 sayılı Yasa'da belirtilmeyen kabahatlerin işlenmesi durumunda uygulanabilecek bir madde olup, ayrılacak genel ve özel karşıklıklara ilişkin olarak Yasa'nın 53. maddesinde ve bu maddeye aykırılık hâlinde uygulanacak idarî para cezasına ilişkin olarak 146. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde düzenleme yapıldığından, olayda Yasa'nın 148. maddesinin (b) fıkrasının uygulanmasına imkân bulunmadığına ilişkin gerekçesinde hukuka aykırılık bulunmamakta ise de, Dairece Yasa'nın 148. maddesinin (b) fıkrası uyarınca kesilen idari para cezasının 146. maddeye göre yeniden hesaplanarak hüküm kurulmasında da hukuki isabet bulunmamaktadır." gerekçesiyle davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek Dairemiz kararının iptale ilişkin kısmının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay'da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun'un 49/4 ve 50. maddesinde, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış, Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmamıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen davacı tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına; davalı idare tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
3. Davalı idare lehine önceki kararda kesinleşen kısmında vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekalet ücretine hükmedilmemesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 22/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.