5. Hukuk Dairesi 2014/27675 E. , 2015/10234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2013/238-2013/606
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1)Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğu anlaşılmış olup, taşınmazların bu niteliği gözetilerek Kamulaştırma değerinin emsal karşılaştırması suretiyle tespiti gerekir.
Bu itibarla; taraflara dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, dava konusu taşınmazların, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazların; imar planındaki konumu, emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazların değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2)Davacı idarece düzenlenen kıymet takdir raporunda taşınmaz üzerinde zeytin ağaçları bulunduğu ve taşınmazların kapama zeytin bahçesi vasfında olduğu belirtildiği halde, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazlara kuru tarım arazisi olarak değer biçildiği ve ağaç bedeline hükmedilmediği anlaşılmıştır.
Bu itibarla mahallinde yeniden keşif yapılarak taşınmazlar üzerinde bulunan ağaçların sayısına göre kapama zeytin bahçesi vasfında olduklarının tespiti halinde, ağaçların yaşlarına göre tespit edilecek verim miktarları ile değerlendirme tarihi olan 2012 yılı kilogram satış fiyatı ve üretim masraflarına göre tespit edilecek net geliri esas alınarak, kapitalizasyon faiz oranı da uygulanmak suretiyle belirlenecek bahçe değerinden; taşınmazın zeminine, ekilebilecek münavebe ürün gelirine göre biçilecek değeri düşülmek suretiyle ağaç bedellerinin tespit edilmesi, aksi halde ağaçların yaş ve cinsine göre maktuen değer biçilerek belirlenen ağaç bedelinin kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiği gözetilmeden gerekçesi açıklanmadan ağaç bedelleri hesaplamaya dahil edilmeyerek eksik bedel tespiti,
3)Dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olduğundan tespit edilen bedelin 2942 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca ileride belirlenecek hak sahibine ödenmek üzere bankaya 3"er ay vadeli hesaba yatırılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
4)Dava konusu taşınmazların kamulaştırma bedeli ile acele el koyma bedelinin hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmemesi,
5)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, dava tarihinden sona açılan acele el koyma dosyasında bloke edilen bedele 11.11.2012 tarihinden, acele el koyma bedelinin bloke tarihine kadar, bakiye bedele ise 11.11.2012 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz yürütülmesi gerekirken bu usule uyulmadan faize hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 06.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.