Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 3756 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu,2859 Sayılı Yasa gereği yapılan yenileme çalışmaları sonucunda taşınmazın komşu parsel malikleri lehine yüzölçümünde azaltma yapıldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalıların bir kısmı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 398 sayılı parsel yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı hazine ve bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacı,...Köyü 3756 Sayılı 139014 m2 miktarındaki taşınmazın 2859 Sayılı Yasa uyarınca yenileme çalışmaları sırasında 209 ada 545 parsel sayısını aldığını miktarının 121884 m2 ye düşürüldüğünü; oysa 407, 408, 411 ve 398 parsellerde artış olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; tapulama ve kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların hukuksal ve geometrik durumlarını tesbit eden görevlilerin, ölçü hesaplama ve çizimlerde hata yaptıkları, kadastral kroki ve paftaların her zaman mülkiyet durumunu doğru olarak yansıtmadığı uygulamada bilinen bir gerçektir. Zamanımızda, kadastral ölçü ve hesaplamalarda kullanılan araç, gereç ve cihazların çok gelişmiş olmasına rağmen bu tür hatalara yine rastlanılmaktadır. İşte bu hataların düzeltilmesi zorunluluğu karşısında daha önce bazı yasal düzenlemeler yapılmışsa da; yetersiz kaldığından 25.6.1983 tarihinde 2859 Sayılı Tapulama ve Kadastro paftalarının yenilenmesi hakkındaki yasa yürürlüğe konulmuştur.
Söz konusu yasanın 1. maddesinde belirtildiği üzere “teknik nedenlerle yetersiz kalan uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki ya da ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftaları...” yenilenir.
Yenilemenin yapılış biçimi uygulanacak teknik yöntemler uygulanması gereken usul ve kurallar ise bu yasanın 6. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan yönetmelikte daha detaylı olarak açıklanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; yenileme işlemi, önceki kadastro ile saptanan mülkiyet ve geometrik durumu yok sayan veya tamamen hükümsüz kılan yeni bir kadastro çalışması değil mümkün olduğu ölçüde aslına sadık kalınarak onun eksikliklerini tamamlayan sınırlarında ve yüzölçümlerinde görülen yanlışlıkları “orantı” ve “dengeleme” kurallarına göre düzelten bir önceki kadastroya ek bir işlemdir. Bunun doğal sonucu olarak yözölçümünde ve sınırlarında herhangi bir yanlışlık ve eksiklik bulunmayan parseller yenileme dışı bırakılır, üzerinde hiçbir değişiklik yapılamaz.
Somut olayda ,19.12.2005 ve 12.10.2006 tarihlerinde icra edilen keşifler sonucu bilirkişilerden rapor ve krokiler alınmış ise de, her iki uygulamanın yukarıda açıklanan ilkelere tam uygun olduğu söylenemez.Kaldıki uygulamalar ve raporlar arasındaki çelişkiler de irdelenmemiş, giderilmemiştir.Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda parsellerin kadastral sınırlarının zeminde değişmediği, yenileme çalışmaları sırasında ilk kadastronun parsel sınırlarına itibar olunması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, parsellerin iptal edilecek bölümleri gösterilirken, çelişkili olarak ilk kadastral sınırları değiştirir şekilde rapor ve kroki düzenlendiği görülmektedir.
Hal böyle olunca, uzman bilirkişilerce yeniden mahallinde keşif yapılması , bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak kadastral mülkiyet durumunu değiştirir şekilde, hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de ifrazla hukuki varlığı kalmayan 545 parsel sayılı taşınmaz üzerinden dolu pafta ve doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olarak karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.