22. Hukuk Dairesi 2015/10371 E. , 2016/14475 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel
tatil ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı ve davalı ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde bilet kesme görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini iddia ederek bir kısım işçilik alacağı talebinde bulunmuştur.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple davalı tarafından feshedildiği, ancak davacının bir kısım alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı ... vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının husumette yanılıp yanılmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemelir Kanunu"nun 124. maddesine göre, “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.”
Somut olayda, davacının husumette makul görülebilen bir yanılgıyla dava dışı ......Şirketi yerine ..."ü davalı olarak gösterdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacıya ....... Şirketi"ne davayı yöneltmesi noktasında süre verilerek sonucuna göre davacı tarafından belirtilen şirkete davanın yöneltilmesi durumunda dava dilekçesi ve diğer usul işlmeleri tebliğ edilerek cevaplarının alınması, bildirdiği delillerin toplanması ve dosya kapsamı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Bu esasa aykırı olacak şekilde yazılı biçimde karar verilmesi hatalıdır.
3-Davacının fazla çalışma sürelerinin tespitinin yerinde olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Bilirkişice davacının nöbette kaldığı pazar günleri yirmidört saat içinde yirmibir saat çalıştığı kabul edilerek fazla çalışma süreleri tespit edilmiştir. Oysa Yargıtay"ın istikrarlı kararlarına göre bu çalışma şeklinde günde ondört saat çalışmanın varlığı kabul edilmektedir. Bu esasa göre davacının fazla çalışma süresi ve ücretlerinin tespiti gerekirken bunun yapılmaması isabetsizdir.
4-Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktarı için kesilir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur.
Somut olayda davanın kısmi dava olmasına göre ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilmesi ve süresinde ise dikkate alınması gerekirken bunun yapılmaması da yerinde değildir.
5-Diğer taraftan davanın tarafı olmayan ihbar edilen şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.