Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1542
Karar No: 2021/9671
Karar Tarihi: 06.07.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/1542 Esas 2021/9671 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/1542 E.  ,  2021/9671 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi

    Asıl ve birleşen davalar, davalı Kurumca resen tahakkuk ettirilen fark prim borcu ve teşviklerin iptaline dair Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
    Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili; müvekkilinin iş yerinde çalıştığını iddia eden ... isimli kişinin şikâyeti üzerine davalı kurum denetmenlerince 17.10.2017 tarihinde yapılan denetimlerde ..."in iddialarını doğrulayan herhangi bir bilgi ve belgeye ulaşılamamış, ancak iş yeri çalışanı ..."ın asgari ücret ile çalışıyor olmasına rağmen kendisini 2.500,00-TL net ücret aldığını asgari ücretten fazla olan kısmın elden aldığını beyan etmesi üzerine 17.10.2017 tarihli iş yeri durum tespit tutanağı düzenlendiğini, bunun üzerine idare para cezası kesildiğini ve asgari ücret ile 2.500,00-TL arasındaki farka ilişkin noksan prim alacağı bildirimi yapıldığını, tutanağın ..."ın beyanına göre tutulduğunu, somut bilgi ve belgeye dayanmadığını, tutanağı takiben kurum denetmenlerini arayarak aylığının asgari ücret olduğunu, yanlış beyanda bulunduğunu bildirmesine rağmen ..."ın aylığa ilişkin düzeltme beyanının denetmenlerce dikkate alınmadığını, ..."ın bir kızgınlık sonucu böyle bir ifade verdiğini, işvereni zor durumda bıraktığı için pişman olduğunu ifadesinin buna göre düzeltilmesinin teminini bildirdiğini ifade ederek davalı kurumca idari para cezasına ve prim borcu çıkarılmasına ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı SGK Başkanlığı vekili, davanın reddine karar verilmesi gereğini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; Dosya kapsamı evrak, SGK Denetim raporu, tanık beyanları, bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacıya ait işyerinde çalışan tek sigortalının davalı ... olduğu, tanık beyanlarından davalının asgari ücret ile çalıştığının beyan edildiği anlaşılmaktadır. Dosya, Ankara Bilirkişilik Kurulu listesinde yer alan bilirkişiler ... ve ..."a tevdi edilerek işyerinde inceleme yapmak ve işyerine ait defter ve kayıtları da incelemek suretiyle dava konusu ihtilaf yönünden rapor tanzim edilmesi istenilmiş ve bilirkişilerden 27.08.2019 tarihli rapor alınmış, raporda ücret bordrolarının imzalı olması ve banka kayıtları ile serbest meslek defterinde yer alan kayıtlara göre davalı ..."ın asgari ücretle çalıştığı tespiti yapılmış olmakla davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, sigortalı ..."ın 2.500,00 TL net ücretle çalıştığından bahisle Kurum tarafından işverenden ek prim belgeleri istenmiş olup, dosya kapsamında; davacının 2.500,00 TL net ücretle çalıştığına yönelik sigortalının beyanından başka her hangi bir delil bulunmadığı, dinlenen komşu işyeri tanıklarının da davacının asgari ücret ile çalıştığını beyan ettiği belirgin olup, işyeri kayıtları üzerinde yerinde yapılan incelemede de davacının asgari ücret aldığı anlaşılmıştır. Kurum tarafından düzenlenen denetim tutanağında davacı işvereninde imzası olmadığından işveren tarafından bağlayıcılığı yoktur. Prime esas kazanç tespitine yönelik davalara yön veren Yargıtay uygulaması ücretin brüt hali ile HMK"nin 200 ve devamı maddeleri uyarınca senet ile ispat edilmesi gerektiği yönündedir. Ücret brüt hali ile senet ile ispat edilmesi gerekmekte iken bu yönde yazılı delil yahut yazılı delil başlangıcı mahiyetindeki belgelerde olmamasına karşın yalnızca sigortalının beyanı ile tesis edilen Kurum işlemi yerinde değildir. Buna yönelik olarak ilk derece mahkemesince verilen karar yerinde olup,5510 sayılı Kanunun 86.maddesi uyarınca, işveren tebliğ edilen prim borcuna karşılık 1 ay içerisinde Kurum nezdinde itiraz edebileceği, itirazın reddi halinde 1 aylık süre içerisinde yetkili iş mahkemesinde Kurum işlemine karşı dava açılabileceği düzenlenmiştir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarih ve 2016/17680 Esas - 2019/4107 Karar sayılı ilamında da bahsedildiği üzere Kurum nezdindeki itirazın reddinden sonra yetkili iş mahkemesine başvurmak için 1 aylık süre hak düşürücü niteliktedir.
    HMK"nin 320/1.maddesi yanında, "Süreler hakkında karar" başlıklı 142.maddesi, (1) Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar." hükmünü içermekte olup;
    Somut olayda; birleşen ... 1.İş Mahkemesinin 2018/294 Esas sayılı dosyasında davacı işverene asgari ücret desteğinden yersiz yararlandırıldığı gerekçesiyle 3.430,98 TL prim borcu çıkarıldığı, davacı işverenin itirazı üzerine komisyon tarafından 19.03.2018 tarihinde itirazın reddine karar verilip bu karar davacıya 17.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği, birleşen davanın ise 27.09.2018 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından davanın reddi yerine kabul kararı verilmesi hatalı olup, kararın bu yönden düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Öte yandan; birleşen dosya hakkında karar verilmiş ise de; karar başlığında gösterilmemesi hatalı olup, düzeltilmesi gerektiği kanaati ile; Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ... 1. İş Mahkemesi"nin 2018/169 Esas 2019/601 Karar sayılı kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1-)... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 02/03/2018 tarih 2018/CSS/010 sayılı rapor doğrultusunda asgari ücret teşvik indirimleri ve idari para cezaları hariç olmak üzere sigorta primine esas kazanç yönünden tesis edilen Kurum işleminin iptaline, 2-)Birleşen ... 1. İş Mahkemesinin asgari ücret teşvik indirimlerinden dolayı davacıya çıkarılan 3.430,98 TL prim borcuna ilişkin 2018/294 Esas sayılı dosyasının hak düşürücü sürede açılmaması sebebiyle reddine dair karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı kurum vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, Yargıtayın son dönem kararlarında ısrarla vurguladığı üzere, denetim esnasında alınan beyanlar hayatın olağan akışına ve oluşa uygun olup, daha sonra mahkeme huzurunda beyanların değiştirilmesi sonucu ortaya çıkan yeni duruma itibar edilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini belirterek, aksi yöndeki mahkeme kararının bozulmasına, dair talepte bulunmuştur.
    Davacı vekili ise; 5510 sayılı Yasanın 86. maddesindeki prosedürün bu davasında uygulanamayacağını belirtmiş ve verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
    Davaya konu olayda; 5510 sayılı Yasanın 86’ncı maddesi kapsamında tutulan tutanak ve yapılan inceleme sonrasında davacı nezdinde çalıştığı kabul edilen sigortalı nedeniyle davalı kurumca bir taraftan 5510 Sayılı Yasanın 102 vd. maddeleri çerçevesinde idari para cezalarının kesildiği, diğer taraftan, davacı şirket hakkında 5510 Sayılı Yasanın geçici 68 ve geçici 71. Madde ile birlikte 81’inci maddesinde yer alan teşvik indiriminin de iptal edildiği ve ayrıca davacı şirket hakkında kaçak çalıştırıldığı tespit ve iddia edilen sigortalı hakkında çalışılan dönemlere göre prim tahakkuk ettirildiği, davacının ise asıl ve birleşen dava dilekçelerinde idari para cezasına dayanak olan kurum işleminin iptali ile birlikte, davalı kurumca yapılan tespit ve teşvik iptali nedeniyle tahakkuk ettirilen 3430,98 TL fark pirm borcunun iptalini talep etmiş ise de; dosyadan davalı kurumca fark prim borcu olarak 8149,23 TL tahakkuk ettirildiği, anlaşılmakta olup, dava dilekçesine konu edilen 3430,98 TL’nin ise, 22.03.2018 tarihinde davalı Kurum yazısı ile tebliğ edilen ve 2016 ile 2017 yıllarında yersiz faydalandırıldığı gerekçesi ile 5510 sayılı Yasanın geçici 68 ve 71. maddelerinde yer alan destek tutarlarının iptaline yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
    Buna göre, davacıdan HMK’nın 31. maddesi hükümlerine uygun şekilde istenecek açıklama ile davalı Kurumun hangi işlem veya işlemlerine karşı davasını açtığı hususu açıkça netleştirilmeli ve asıl ve birleşen davalardaki taleplerinin açıkça belirlenmesinden sonra uyuşmazlık konuları belirlenmeli ve yasal dayanakları ile birlikte işin esası irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    2- Davanın bir diğer yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesi olup ”Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.”hükmü öngörülmüştür.
    Eldeki davada ise, öncelikle davalı kurumca yapılan tüm işlemlere dair belgeler getirtilmeli, bu kapsamda Komisyon kararlarına karşı yapılan itirazlar ve kararların davacı şirkete tebliğ tarihlerine göre davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    3-Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    Ayrıca, 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi ile geçici 68 ve geçici 71. maddelerinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılması ve borç tahakkukunun iptali istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
    “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17. maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
    Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
    Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 Sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin ikinci veya üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06.07.2021 gününde oybirliğiyle karar verild

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi