Esas No: 2021/1464
Karar No: 2022/5770
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1464 Esas 2022/5770 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1464 E. , 2022/5770 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.03.2018 tarih ve 2017/335 E. - 2018/467 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.11.2020 tarih ve 2018/2304 E. - 2020/1199 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı şirket ile dava dışı... arasında davacıya ait otelin satışı için adi yazılı şekilde protokol düzenlendiği, dava dışı...'ın nakdi sıkıntıya girmesi nedeniyle davacının oteli başka bir alıcıya sattığı, bunun üzerine dava dışı... tarafından davacı aleyhine protokolde cezai şart olarak düzenlenen 100.000.- TL'nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin kesinleşmesiyle davacının malları üzerinde hacizler uygulandığını, takibe dayanak alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespiti amacıyla davacı tarafından açılan menfi tespit davası devam ederken, davacının haciz işlemi uygulanan banka hesaplarını kullanabilmek ve gayrimenkul mallarını satmak amacıyla borçlu olmadığı parayı... adı ve hesabına çalıştığını zannettiği davalı ...'ye nakden ödediğini, ancak menfi tespit davasında geçersizliği kabul edilen protokolün alt kısmındaki "... ... ile yapılan otel ile ilgili cezai yüz bin TL'yi ...'ye teslim ettim" şeklindeki beyanın altında davalının imzasının bulunduğunu ve ayrıca dava dışı...'a karşı yapılan haksız ödemenin iadesi amacıyla açılan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/19 Esas sayılı alacak davasının... ile davalı ... arasındaki vekalet ilişkisi kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedildiğini ileri sürerek, davalı aleyhine açılan icra takibine vaki itirazın iptalini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; takip alacaklısı kendisini borçlu sanarak değil borçlu olmadığını bilerek cezai şartı ödediğinden TBK 78. madde hükmüne istinaden bu bedeli iade isteyemeyeceği gibi, zamanaşımının geçtiği, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ...'nin sözleşmenin tarafı olmadığını, parayı kendi adına ve hesabına değil... adına ve hesabına aldığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davaya konu paranın davalıya teslim edildiği, dava dışı ... aleyhine açılan davanın reddedildiği, davalının dava dışı ... ile olan iç ilişkisini ve teslim alınan paranın ...’ye verildiğini ispat etmesi gerektiği, ancak davalının ispata yarar delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile Çorlu 3. İcra Müdürlüğü'nün 2017/3167 Esas sayılı dosyasının asıl alacak bakımından devamına, asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karar karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; dava konusu 100.000.- TL'nin dava dışı...'a verilmek üzere davalıya ödendiği, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/19 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada davalının, dava dışı ...'nin yetkili temsilcisi olmadığı tespit edilmiş ve işbu karar 13/04/2017 tarihinde kesinleştiğinden TBK 154. maddesi gereği işbu davada zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacının geçersiz sözleşmeden kaynaklanan cezai şart için yetkisiz temsilci davalıya yaptığı ödemenin haksız olarak alındığı ve yapılan ödemenin iadesi gerektiği, davalı ... 100.000.- TL'yi aldığını ikrar etmekle birlikte, dava dışı ... tarafından yetkilendirilmediği ve olmayan bir yetkiye dayanarak davacıdan protokol kaynaklı cezai şart olan 100.000.- TL'yi aldığının anlaşıldığı, bu paranın... ad ve hesabına alındığının ispat edilemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5.123,25 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 12/09/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum. ...