Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3385
Karar No: 2009/4656
Karar Tarihi: 16.4.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3385 Esas 2009/4656 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, kadastro çalışmaları sırasında taşlık olduğu için tespit harici bırakılan ve daha sonra İ.Ö tarafından işgal edilen bir taşınmazın adına tescilini istemiştir. Ayrıca, davacı, taşları temizleyerek taşınmazı ihya ettiği ve zilyet olduğu gerekçesiyle Türk Medeni Yasasının 713. maddesi uyarınca adına tescil istemiştir. Mahkeme, Hazine'nin dava açtığı konunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddederken, davacının talebini kabul etmiştir. Ancak, keşif raporlarında ve teknik bilirkişilerin raporlarında çelişkiler bulunduğu için kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri ise Türk Medeni Yasası'nın 713. maddesi ve Kadastro Yasası'nın 18. maddesidir.
1. Hukuk Dairesi         2009/3385 E.  ,  2009/4656 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KIZILTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/10/2008
    NUMARASI : 2006/285-2008/690

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı (Birleşen Dosya Davalısı), kadastro çalışmaları sırasında taşlık olması nedeniyle tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın dava dışı İ.Ö.tarafından 2001 yılında taşlarının temizlenerek tarım arazisi haline getirildiği ve o tarihten itibaren işgal edildiğini, anılan kişi yönünden  Türk Medeni Yasasının 713. maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığını ve 3402 Sayılı Yasanın 17.maddesinde düzenlenen imar ihya şartlarının oluşmadığını ileri sürüp, Kadastro Yasasının 18. maddesi uyarınca Hazine adına tescil isteğinde bulunmuş, birleşen davanın reddini savunmuştur.
    Birleşen dosya davacısı; taşlık olması nedeniyle kadastro harici bırakılan yaklaşık 100 dönümlük taşınmazı, kadastro çalışmalarının bitim tarihinden itibaren taşlarını temizlemek suretiyle ihya edip, tarım arazisi haline getirdiğini ve 30 yıldır ekip biçerek kullanma şeklinde zilyet olduğunu, Türk Medeni Yasasının 713.maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek, adına tescilini istemiştir.
    Davalı, köy tüzel kişiliği bir savunma getirmemiştir.
    Mahkemece, Hazine tarafından açılan davanın kanıtlanamadığından bahisle reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacı birleşen dosya davalısı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Asıl dava, 3402 Sayılı Yasadan  kaynaklanan tescil, birleşen dava ise kazındırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mahkemece yapılan 15.5.2006 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişinin “çekişme konusu taşınmazın kadastro çalışmalarının bitiminden itibaren 20 yılı aşkın süredir dava dışı İ.Ö.’in kullanımında olduğunu” ifade ettiği ve fen bilirkişilerin buna bağlı olarak aynı yönde rapor sundukları, davacı A.Ö.’in açmış olduğu zilyetliğe dayalı tescil davasının birleştirilmesinden sonra 10.12.2006 tarihinde yapılan uygulama sırasında dinlenen yerel bilirkişi N. E. ile tanık M.E.İ.’ın ise; “dava konusu taşınmaza 1980 yılından itibaren davacı A.’un malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyet bulunduğunu” beyan ettikleri ve hükme esas  alınan 26.2.2007 tarihli teknik bilirkişilerce düzenlenen raporda “asıl ve birleşen davaların aynı yere tekabül ettikleri ve davacı A.’un kullanımında olduğunun” bildirildiği görülmektedir.
    Ne varki; mahkemece yapılan uygulamalar sırasındaki beyanlar ve buna bağlı olarak düzenlenen raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeksizin neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.
    Öyleyse, çekişmeli taşınmaza kimin zilyet olduğunun ve lehine Türk Medeni Yasasının 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar  verilmesi gerekirken, yukarıda değinilen çelişkiler giderilmeden ve noksan araştırma, soruşturma ve incelemeyle yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacı Hazine’nin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi