Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3432
Karar No: 2009/4614

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3432 Esas 2009/4614 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, miras bırakanları S. K.'nın maliki olduğu taşınmazın davalı Bilal tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak düşük bedelle diğer davalıya danışıklı olarak satıldığını iddia ederek tapu iptali ve tescili istemişlerdir. Mahkeme, davalı V.'in iyi niyetli 3.kişi konumunda bulunduğunu, satış bedelinin düşük olması ve bedelin ödenmemesinin vekil ile vekalet veren arasındaki iç ilişki olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak, davalı V.'in vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde olup olmadığının veya vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilip bilmediğinin veya bilmesi gereken konumunda olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesiyle davacıların temyiz itirazının kabul edilerek kararın bozulduğu belirtilmiştir. Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet bağıtına ilişkin hükümlerinin yanı sıra, vekilin borçlarının çoğunun karşılıklı güvene dayandığı ve vekilin vekil edenin yararına ve iradesine uygun şekilde hareket etme yükümlülüğü altında olduğu, Medeni Kanun'un dürüstlük kuralının vekilin kötü niyetli veya özensiz davranışlarına karşı bir koruyucu mekanizma sağladığı belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2009/3432 E.  ,  2009/4614 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/02/2009
    NUMARASI : 2008/275-2009/53

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları S. K."nın maliki olduğu 3210 parsel sayılı taşınmazın davalı Bilal tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak düşük bedelle diğer davalıya danışıklı olarak satış suretiyle devredildiğini ileri sürürek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davalı V."in iyiniyetli 3.kişi konumunda bulunduğu, satış bedelinin düşük olması ve bedelin ödenmemesinin vekil ile vekalet veren arasındaki iç ilişki olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. 
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanı S.K."nın maliki olduğu 3210 parsel sayılı taşınmazın davalı vekil B. A. tarafından 8.6.2007 tarihinde diğer davalı V."e 60.000-TL.bedelle satıldığı, davacıların temliki işlemin danışıklı olarak düşük bedelle yapıldığını ve satış bedelinin tam olarak ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları görülmektedir.                          Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.  Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona  dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında  bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. 
     Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince;  mahkemece çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki değerinin 175.750 TL. olduğu belirlenerek, davalı V. tarafından diğer davalı Bilal"a 60.000 TL.havale edildiği, bu bedelinde 20.000-TL. lik kısmının davalı B. tarafından davacıların miras bırakanına gönderildiği gerekçe yapılarak davalı V."in iyi niyetli 3.kişi konumunda olduğu, bedel düşüklüğünün ve ödeme yapılmamasının vekil ile vekalet veren arasındaki iç ilişki olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş isede, özellikle davalı vekil ile davalı alıcı arasındaki ilişkinin niteliği ve boyutu açısından yukarıdaki ilkeleri kapsar biçimde bir araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.
    Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda davalı V."in vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde olup olmadığının veya vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilip bilmediğinin veya bilmesi gereken konumunda olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bu yönde taraf delillerinin değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.4.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi