Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5574
Karar No: 2012/2274
Karar Tarihi: 27.03.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5574 Esas 2012/2274 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/5574 E.  ,  2012/2274 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve dahili davalı ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Tokat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31.05.2011 gün ve 173/204 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, kadastro çalışmaları sırasında "kuru dere" olarak tespit harici bırakılan taşınmazın imar-ihya ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayalı olarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, nizalı yerin özel mülkiyete konu olacak yerlerden olmadığını ve davacı yararına kazanmayı sağlayan zilyetlik şartlarının gerçekleşmediğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Dahili davalı Belediye Başkanlığı temsilcisi,yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; teknik bilirkişilerin 17.05.2010 tarihli raporunda kahverengi ile işaretli ve 3 numara ile gösterilen 1255,38 m2"lik taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Teknik bilirkişiler Ruhi Şahin ve Hakan Uzun"un 17.05.2010 tarihli raporunda, tescil konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında "dere yatağı" niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı bildirilmiştir. Bu nitelikle tespit dışı bırakılan bir yer kural olarak; TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddelerinde düzenlenen Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir yerin zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki koşullar altında imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının geçmiş olması gerekir. Bu kapsamda, Jeolog uzman bilirkişi Cenk Özgümüş tarafından düzenlenen 17.05.2010 günlü ve ziraatçı uzman bilirkişi Cemal Balcı"nın düzenlemiş olduğu 20.05.2010 günlü raporlarda, “dava konusu taşınmazın öncesinde eski kuru dere yatağında gerçekleşen sel baskınlarının menderes meydana getirmesi sonucu oluştuğu ve temel kaya grubunun Tokat Masifi olarak adlandırılan metamorfik şist ve kayalar olduğu, üzerinde alüvyon nitelikli killi, siltli, kumlu ve çakıllı malzeme bulunduğu ve çakıl miktarının fazla olduğu, taşınmazın topoğrafyasının ve tekstürünün toprak taşımak suretiyle sonradan oluşturulduğu ve toprak takviyesi ile tarıma elverişli hale getirildiği" bildirilmiştir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan TMK. nun 715. maddesi kapsamında kalan ve aynı kanunun 999. maddesi uyarınca tapuya tescili ve özel mülkiyete konu yapılması mümkün olmayan yerler üzerine toprak taşımak suretiyle yapılan işlem imar ve ihya olarak kabul edilemez. Yargıtay"ın içtihatlarına göre güçlendirmek amacıyla getirilen toprak dışında, yoğun bir toprak taşınarak "dere yatağı" niteliğiyle tespit dışı olan bir yerin üzerinin doldurulması ve tarım arazisi haline dönüştürülmesi 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi anlamında ihya sayılmamaktadır. İhyadan amaç; yoğun emek harcayarak ve para sarfederek işlenmemiş toprakların tarım arazisi haline getirilmesidir. İhya olmaksızın veya ihyayı gerektirmeyen taşınmaza toprak taşımak suretiyle yapılan güçlendirme yani çalışma iyileştirme niteliğinde sayılır. Tüm bu belirlemeler karşısında nizalı taşınmazda kazanmayı sağlayacak imar ve ihya işlemi yapılmadığı sabit olduğuna göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, maddi olay ve kanıtlar yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.















    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi