Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3629
Karar No: 2009/4579

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3629 Esas 2009/4579 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı M. S.'in vasisi, 123 parsel sayılı taşınmazdaki A.Blok 12 nolu bağımsız bölümü muvazaalı şekilde eşi Nurcihan'a temlik ettiğini iddia ederek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Ancak mahkeme ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapmadan davayı reddetmiştir. Ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olduğunu hatırlatan kararda, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması gerektiği ve davacının ehliyetsiz olması halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Medeni Kanun'un 9, 10, 13 ve 15. maddeleri de açıklanmıştır.
Medeni Kanun'un 9. maddesi: Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir.
Medeni Kanun'un 10. maddesi: Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.
Medeni Kanun'un 13. maddesi: Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma eteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.
Medeni Kanun'un 15. maddesi: Ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir irades
1. Hukuk Dairesi         2009/3629 E.  ,  2009/4579 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : PENDİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/10/2008
    NUMARASI : 2007/367-2008/340

    Taraflar arasında görülen davada;
     Davacı vasisi, vesayet altında bulunan davacı M. S."in 123 parsel sayılı taşınmazdaki A.Blok 12 nolu bağımsız bölümünü mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı şekilde eşi Nurcihan"a temlik ettiğini M. S."in temlik tarihinde hukuki ehliyete de sahip olmadığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında muvazaa hukuksal nedenine dayandıklarını açıklamıştır.
    Davalı, miras bırakan annesi N."un taşınmazın bedelini ödemek suretiyle üçüncü şahıslardan satın aldığını, ancak sicilin davacı adına oluşturulduğunu, Türk vatandaşı olunca taşınmazı annesinin üzerine aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi   raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın davacının vasisi tarafından, davacının, çekişme konusu  taşınmazını ayrı ayrı tarihlerde pay temlik etmek suretiyle tarafların ortak miras bırakanına devrettiği,  davacının, temlik tarihlerinde hukuki ehliyete haiz olmadığı, kaldı ki, yapılan temliki işlemlerin muvazaalı olduğu ileri sürülerek  tapu iptal ve tescil isteğinde bulunulduğu; dava dilekçesi içeriğine göre, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine birlikte dayanıldığı, ancak, mahkemenin 24.04.2008 tarihli ara kararında, davacı taraf vekiline, davada bu hukuksal sebeplere birlikte dayanılamayacağı bildirilerek, davasını bu hukuki sebeplerden birine hasretmesi için süre verilmesi üzerine, davacı taraf vekilinin  24.04.2008 tarihli  dilekçe ile davanın muvazaa hukuksal nedenine dayandırıldığı yönünde açıklama yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
    Bu durumda,  mahkemenin isteği üzerine davacı taraf vekilinin vermiş olduğu dilekçenin, ehliyetsizlik hukuksal nedeninden vazgeçildiği şeklinde yorumlanamayacağı kaldı ki yasal olmadığı anlaşılan beyana zorlama sonucu elde edilen beyanında hukuki sonuç doğurmayacağı  kuşkusuzdur.
    O halde, davada, ehliyetsizlik hukuki sebebi yanında, muvazaa hukuksal nedeninede dayanıldığına göre, hukuki ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle mahkemece kendiliğinden gözetilerek, önemine binaen öncelikle inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Ne varki, mahkemece ehliyetsizlik yönünden bir araştırma yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev  ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde  “ yaşının  küçüklüğü yüzünden veya  akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk  yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranmaeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.      
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
     Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun  409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde, tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra,  davacı tarafından, taşınmazın  tarafların ortak miras bırakanına yapılan temlik tarihlerinde  hukuki ehliyete haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, davacının ehliyetsiz olması halinde davanın kabulüne karar verilmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muvazaa hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar  verilmesi  gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü  HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   15.4.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi