Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu 5677 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını aile büyüğü olması nedeniyle satış göstermek suretiyle miras bırakanı N."a temlik ettiğini, onun ölümü ile anılan payın mirasçılara kaldığını, davalıların durumu bilen mirasçılar olduklarını, üzerindeki binanın kendisine ait olduğunun mahkemece tespit edildiğini, bina değerinin arsa değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemiştir.
Davalı Z., 4.7.2006 tarihli oturumda, taşınmazdaki babaları adına kayıtlı payın davacıya ait olduğunu beyan etmiştir.
Davalı R., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.4.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden R. Y.vekili Avukat M. A.ile yine temyiz eden A.Y. vekili Avukat M.Ü. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 5677 parsel sayılı taşınmazın 1/2"si davacı A. Y. adına kayıtlı iken 19.4.1971 tarihinde 1.500 liraya tarafların murisi N.Y."e satış suretiyle temlik edildiği, N."ın vefatından sonra mirasçılarına anılan payın intikal ettirildiği, paydaşlardan 2"sinin paylarını davalı R."a temlik ettikleri, böylece dava konusu 1/2 payın davacı ve davalılar adına, çekişmesiz 1/2 payın ise davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, çekişmeli taşınmazdaki 1/2 payı babası N..a bedelsiz olarak devrettiğini, babasının vefatı ile mirasçılara intikal eden payın kendisine ait olduğunu, üzerine ev yaptığını, yapı değerinin arsa değerinden fazla olduğunu, mirasçıların durumu bildiklerini ileri sürüp, eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalı Z."ün davayı kabul ettiği gözetildiğinde kabul beyanına göre, onun yönünden davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
Ne varki, davalı R. yönünden de, dava kabul edilmişse de, iddianın ileri sürülüş biçiminden davada taraf muvazaasına dayanıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı biçimde yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Ancak, davacı iddialarının yukarıda açıklanan delillerle kanıtlanamadığı da sabittir.
Hal böyle olunca, davanın kanıtlanamadığı dikkate alınarak davalı R. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Kabul tarzı itibariyle de, dava dışı paydaşlardan 2"sinin çekişmeli taşınmazdaki paylarını davalı R."a temlik ettikleri sabit olup, anılan taşınmazın tamamında davalı R.n 3/10 payı, davalı Z."ün ise 1/10 payı olduğu gözetilmeksizin paylarda yanılgılı biçimde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
Öte yandan, davacının hükmü karşı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren (30.10.2008 tarihinden itibaren) HUMK."nun 433. maddesinde öngörülen 10 günlük süre içerisinde temyiz etmediği 13.11.2008 tarihinde temyiz ederek yasal süreyi geçirdiği anlaşılmakla, davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine,
Davalı R."ın temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 14.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.