Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/1150 Esas 2009/4523 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/1150
Karar No: 2009/4523
Karar Tarihi: 14.4.2009

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/1150 Esas 2009/4523 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, kayden malik olduğu taşınmazdaki 1/2 payını mirasçılara devretmek istedi, ancak davalılar bu payın kendilerine ait olduğunu savundu. Mahkeme davacının iddialarını doğrulayarak davanın kabulüne karar verdi. Ancak, davada taraflar arasındaki ilişkinin yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği belirtildi. Bu nedenle, davacının iddiaları delillerle kanıtlanamadığı için davalı R. yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca, dava dışı paydaşlardan 2'sinin paylarını davalı R.'a temlik ettikleri belirtildi ve taşınmazın payları yanlış biçimde hesaplandığı için hüküm isabetsiz bulundu. Mahkeme kararı HUMK'un 428. maddesi gereği BOZULDU. Kanun maddeleri: HUMK'nin 428, 433. maddeleri ve Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 14. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2009/1150 E.  ,  2009/4523 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/07/2008
    NUMARASI : 2006/108-2008/197

    Taraflar arasında görülen davada;                                                                                            
    Davacı, kayden malik olduğu 5677 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını aile büyüğü olması nedeniyle satış göstermek suretiyle miras bırakanı N."a temlik ettiğini, onun ölümü ile anılan payın mirasçılara kaldığını, davalıların durumu bilen mirasçılar olduklarını, üzerindeki binanın kendisine ait olduğunun mahkemece tespit edildiğini, bina değerinin arsa değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemiştir.
    Davalı Z., 4.7.2006 tarihli oturumda, taşınmazdaki babaları adına kayıtlı payın davacıya ait olduğunu beyan etmiştir.
    Davalı R., davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacı iddiası sabit görülerek, davanın kabulüne karar  verilmiştir. 
    Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.4.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden R. Y.vekili Avukat M. A.ile yine temyiz eden A.Y. vekili Avukat M.Ü. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; dava konusu 5677 parsel sayılı taşınmazın 1/2"si davacı A. Y. adına kayıtlı iken 19.4.1971 tarihinde 1.500 liraya tarafların murisi N.Y."e satış suretiyle temlik edildiği, N."ın vefatından sonra mirasçılarına anılan payın intikal ettirildiği, paydaşlardan 2"sinin paylarını davalı R."a temlik ettikleri, böylece dava konusu 1/2 payın davacı ve davalılar adına, çekişmesiz 1/2 payın ise davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Davacı, çekişmeli taşınmazdaki 1/2 payı babası N..a bedelsiz olarak devrettiğini, babasının vefatı ile mirasçılara intikal eden payın kendisine ait olduğunu, üzerine ev yaptığını, yapı değerinin arsa değerinden fazla olduğunu, mirasçıların durumu bildiklerini ileri sürüp, eldeki davayı açmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar  verilmiş olup, davalı Z."ün davayı kabul ettiği gözetildiğinde kabul beyanına göre, onun yönünden davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.
    Ne varki, davalı R. yönünden de, dava kabul edilmişse de, iddianın ileri sürülüş biçiminden davada taraf muvazaasına dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı biçimde yazılı belge ile kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Ancak, davacı iddialarının yukarıda açıklanan delillerle kanıtlanamadığı da sabittir.
    Hal böyle olunca, davanın kanıtlanamadığı dikkate alınarak  davalı R. yönünden davanın reddine karar  verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar  verilmiş olması doğru değildir.
    Kabul tarzı itibariyle de, dava dışı paydaşlardan 2"sinin çekişmeli taşınmazdaki paylarını davalı R."a temlik ettikleri sabit olup, anılan taşınmazın tamamında davalı R.n 3/10 payı, davalı Z."ün ise 1/10 payı olduğu gözetilmeksizin paylarda yanılgılı biçimde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
    Öte yandan, davacının hükmü karşı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren (30.10.2008 tarihinden itibaren) HUMK."nun 433. maddesinde öngörülen 10 günlük süre içerisinde temyiz etmediği 13.11.2008 tarihinde temyiz ederek yasal süreyi geçirdiği anlaşılmakla, davacının temyiz  dilekçesinin süre yönünden reddine,
    Davalı R."ın temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü  HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının  karşı taraftan alınmasına, 14.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.