Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/19725
Karar No: 2019/2388
Karar Tarihi: 05.02.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/19725 Esas 2019/2388 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/19725 E.  ,  2019/2388 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan ... vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalılardan Sağlık Bakanlığına ait işyerinde değişen alt işverenler bünyesinde bilgisayar görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II-e maddesi gereğince haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı ... vekili, davanın talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacı ile Bakanlık arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, talep edilen alacaklardan diğer davalı şirketlerin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Karar, yasal süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı ilamı gereğince bozma sebebidir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı ücret alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiş olup, mahkemece kısa kararda ücret alacağının kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, gerekçeli kararda ‘ücret alacağı yönünden karar verilmesine yer olmadığına’ dair karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında açık biçimde çelişki oluşturulmuştur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması bozma sebebi olup, kararın öncelikle bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
    Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedi buçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
    Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler Hakkında Yönetmeliğin 4 üncü maddesine göre, günde yedibuçuk saat çalışılması gereken işlerde çalışan işçinin, yedibuçuk saati aşan çalışma süreleri ile yedibuçuk saatten az çalışılması gereken işler bakımından Yönetmeliğin 5 inci maddesinde sözü edilen günlük çalışma sürelerini aşan çalışmalar, doğrudan fazla çalışma niteliğindedir. Sözü edilen çalışmalarda haftalık kırkbeş saat olan yasal sürenin aşılmamış olmasının önemi yoktur.
    Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.).
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta mahkemece puantaj kayıtlarına itibar edilerek hesaplanan fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmış ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. Raporda, puantaj kayıtlarında genellikle 15:30/16:00’da işe başlama ile ertesi gün 7:00/09:00/13:00 vb saatlerde çıkış kaydının bulunduğu; keza bazı günlerde işe giriş ile çıkış saatleri arasında 24 saat ile 26 saat kadar çalışmaların bulunduğu; çalışma sonrasında 24 saat ile 36 saat arası boşluktan sonra tekrar işe başlamanın söz konusu olduğu bu itibarla, 24 saatlik zaman dilimi içerisinde uyku ve zorunlu ihtiyaçların tenzil edilmesi ile maksimum 14 saatlik çalışmanın fiili olarak kabul edilebileceği; 11 saati aşan ancak 15,5 saati aşmayan çalışmalardan da 1,5 saatlik ara dinlenmesinin tenzili ile hesaplama yapılmasının uygun olacağı, hal böyle olmakla berabere günlük 11 saati aşan ve gece çalışmalarından 7,5 saati aşan çalışmaların her birinin ayrıca fazla çalışma olarak kabul edilmesi nedeniyle hesaplamada davacının mütemadiyen gece çalışmasının bulunması nedeniyle her bir gece çalışmasında da 7,5 saati aşan çalışmalarının fazla çalışma olarak kabul edilmesinin uygun olacağı; buna göre örneğin 24 saatlik çalışmaların bulunduğu günlerde ara dinlenmesinin tenzili neticesinde 14 saatlik fiili çalışma süresinden 7,5 saatin tenzili neticesinde bakiye günlük 6,5 saat fazla çalışma yaptığının kabulünün de uygun olacağı; 24 saatin altında bulunan çalışmalarda ise ayrı ayrı ancak gece çalışmasının da dikkate alınarak hesaplama yapılmasının uygun olacağı ifade edilmiş ise de, davacının günlük ve haftalık çalışma süresinin ne şekilde belirlendiği, puantaj kayıtlarının dökümünün ne şekilde yapıldığı rapordan anlaşılamamaktadır. Ayrıca gece çalışması sırasında yapılan fazla çalışma da niteliği itibariyle bir fazla çalışmadır. Gece çalışmasında 7,5 saati aşan çalışmaların fazla çalışma olarak kabulü gerekmekte ise de, aynı sürelere yönelik olarak mükerrer şekilde haftalık çalışma süresi veya günlük 11 saati geçen çalışma süresi üzerinden fazla çalışma ücreti hesaplanması mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece belirtilen yönler de göz önüne alınmak suretiyle, öncelikle puantaj kayıtlarının denetime elverişli şekilde dökümü yapılarak davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında bir sonuca varılması gerekirken, denetime elverişli olmayan rapora itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
    3-Fazla çalışma alacağının belirsiz alacak olarak talep edilip edilemeyeceği ve buna göre davalının ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı savunmasının dikkate alınıp alınamayacağı, uygulanacak faizin başlangıç tarihi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur
    Somut uyuşmazlıkta, dava fazla çalışma alacağı yönünden kısmi dava olarak kabul edilerek, hüküm altına alınan tutarlara dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz işletilmiş ve davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı savunması dikkate alınmıştır. Ne var ki, davacı fazla çalışma ücretine yönelik davasını belirsiz alacak davası türünde açmış ve bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarına ilişkin tamamlama harcını yatırarak belirsiz alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Fazla çalışma alacağının belirsiz alacak davasına konu edilebilmesi mümkündür. Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açtığına göre, mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak davanın kısmi dava gibi sonuçlandırılması yerinde değildir. Bu halde, hüküm altına alınan fazla çalışma alacağına işletilecek faizin başlangıç tarihi dava tarihi olmalıdır. Ayrıca belirsiz alacak davasında zamanaşımı süresi dava açılmakla kesildiğinden, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece, fazla çalışma alacağının belirsiz alacak olarak talep edildiği göz önüne alınmaksızın ıslaha karşı zamanaşımı savunmasına değer verilmesi ve fazla çalışma ücretine dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi