Taraflar arasında görülen davada;
Davacı,devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ‘tepelik’ yerlerden olan 132 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edildiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,iddianın doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu,özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazın kadastro tespitinin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava,tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;özelikle,keşfen elde edilen teknik bilirkişilerin raporundan taşınmazın toprak yapısı,bitki örtüsü ve niteliği itibariyle tarım ve kültür arazisi olmadığı belirtilmiş olmasına karşın mahkemece anılan bu teknik bulgular gözetilmeksizin davanın reddi cihetine gidilmiş olmasında bir isabet bulunmamaktadır.
Teknik bilirkişilerin raporda değindikleri hususların aksi de dosya kapsamı ile ispatlanmış değildir.
Öte yandan;Türk Medeni Yasasının 976 hükmü uyarınca önceden zilyet olunsa dahi 15 seneye yakın süre boyunca taşınmazın kullanılmamış olması da zilyetliğin terki niteliğindedir.Kaldı ki,öncesinde de taşınmazın zilyet edildiği kanıtlanmış değildir.
Hal böyle olunca;3402 sayılı yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulların davalı yararına gerçekleşmediği gözetilerek davanın kabulü ile aynı yasanın 18.maddesi hükmü gereğince taşınmazın hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.