Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/2577
Karar No: 2009/4366

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/2577 Esas 2009/4366 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla davalılara taşınmazı satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, muvazaa nedeniyle satış işleminin butlanına veya tenkisine karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar ise satışın gerçek olduğunu belirterek davayı reddetmişlerdir. Mahkeme, taşınmazın muvazaalı olarak temlike konulduğu iddiasının yerinde olmadığını ve davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, yapılan temlikin muvazaalı olduğunu kabul ederek kararı bozmuştur. Davacıların ayrıca tescil davası açmaları için olanak sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
Medeni Kanunun 706 ve Borçlar Kanunun 213. Maddeleri, Tapu Kanunun 26. Maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2009/2577 E.  ,  2009/4366 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE HUKUK  MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/05/2007
    NUMARASI : 2005/358-2007/202
     
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar,miras bırakanın mal kaçırmak amacıyla 2106 parsel sayılı taşınmazı davalılar miras bırakanı S..’e satış yoluyla temlik ettiğini,satışın gerçek olmadığını ileri sürüp muvazaa nedeniyle satış işleminin butlanına,olmadığı taktirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar,dava konusu taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını, iddiaların doğru bulunmadığını,davanın 1 yıllık zaman aşımı süresinde açılmadığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın davalılar miras bırakanına temlikinin muvazaalı olduğu iddiasının yerinde olmadığı,davalılar murisi ve eşinin alım güçlerinin bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
      Karar,davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.   
    Dava, muris muvazaası hukuksal  nedenine dayalı tapu  iptali, olmadığı takdirde tenkis  isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan  delillerden; miras bırakan M.un  çekişme konusu  2106 parsel sayılı taşınmazı 16.7.1980 tarihinde  oğlu davalıların murisi S."e  satış yoluyla  temlik ettiği, muris S."in 18.11.1982"de  ölümü ile taşınmazın  davalı  mirasçılara 27.10.1983"de intikal ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacılar, anılan temlikin  mirasçıdan  mal kaçırma  amaçlı ve muvazaalı olduğunu  ileri sürerek,akdin ve tapu  kaydının  iptali ve  tenkis  istekli eldeki davayı  açmışlar; tescil isteğinde  bulunmamışlardır.
     Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
     Bu durumda;  yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. 
     Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan,bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
     Somut olaya gelince; miras bırakanın  temlike konu taşınmaz dışında başka  malvarlığı olmadığı, bir kimsenin  tek  malvarlığını elden çıkarmış olmasının hayatın  olağan akışına aykırı olduğu, emekli  olan murisin  sosyal  güvencesinin  bulunduğu, akitte gösterilen değer ile  keşfen  belirlenen  değer  arasında  aşırı fark  görüldüğü, ayrıca davalı tarafından da satış  bedelinin ödendiğinin  kanıtlanamadığı, diğer taraftan  dava konusu  taşınmazın  bir  bölümünü satışa  rağmen  murisin  ölünceye kadar  kullandığı, dosya kapsamı ile sabittir.
     O halde; somut  bu olgu ve bulgular yukarıda değinilen  ilkeler çerçevesinde  değerlendirildiğinde, miras  bırakanın davalıların  murisine  yapmış  olduğu temlikin  muvazaalı olduğu  kabul edilmelidir.
     Öte yandan; davacılar tapu iptali  isteğinde bulunmuş olmakla  beraber  tescil isteğinde  bulunmamışlardır.
    Hemen belirtilmelidir ki, tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
      Hal böyle olunca, öncelikle  davacılara  tescil  bakımından da dava açmaları için  olanak  tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava ile  birleştirilmesi, ondan sonra yukarıda  değinilen ilkeler ve  belirlenen  olgular  dikkate  alınarak işin esası  bakımından bir karar verilmesi  gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı  olduğu üzere hüküm tesisi  isabetsizdir.
    Davacıların  temyiz  istekleri yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK:" nun  428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     
     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi