Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 119 parsel sayılı taşınmazların ifraz sonucu 4192 ve 4193 parsel olarak davalı adına tescil edildiğini, 119 parsel paydaşlarının kök murisinin Suriye uyruklu olduğunu, Suriye uyruklu maliklerin adlarına kayıtlı taşınmazların kanunlar ve ilgili kararnameler gereği iptalinin gerekeceğini ileri sürüp, iptal ve kök muris adına tescilini istemiştir.
Davalı mirasçıları, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın HUMK."nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, davacı Hazine"nin 26.3.2008 tarihinde eldeki davayı açtığı, davalının ise dava tarihinden önce 9.2.2008"de öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Dava ehliyeti davada taraf olma yeteneğidir. HUMK. taraf ehliyetini tanımlamamış 38.maddesiyle Medeni Kanuna yollamadA bulunmakla yetinmiştir.Medeni Kanunumuz ise, davada taraf olma ehliyetini,medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası saymış,8,28,47 ve 48.maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığını,her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağını ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceğini belirtmiştir.Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarakta taraf ehliyetinin sona ereceği Medeni Kanunun 28.maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır.Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur.Bu itibarla, gerek Medeni Kanun gerekse HUMK.nu dava açıldığı zaman hayatta bulunan kişiler yönünden düzenleyici hükümler koymuş; ölen veya mevhum kişiler hakkında açılacak davalar yasalarımızda yer almamıştır. Nitekim 4.5.l978 tarih l978/4-5 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında da dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı,dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği vurgulanmış, içtihatlar bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Mahkemece, kendiliğinden (resen) gözönünde bulundurulması gereken bu usul kuralı gözardı edilerek hüküm kurulması doğru değildir.
Hal böyle olunca, dava tarihinden önce öldüğü anlaşılan davalı hakkında açılan davanın reddi gerekirken, davanın açılmamış sayılması yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.