Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/1982
Karar No: 2009/4350

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/1982 Esas 2009/4350 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı Hazine, Sakarya Nehri kıyısında yer alan ve alüvyon birikintileri sonucu oluşan bir taşınmazın kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. Ancak mahkeme, davalıların tapu kayıtları ile zilyetliklerini ispat edemeyen davacının talebini reddetmiştir. Ancak, yapılan incelemeler sonucunda taşınmazların uzman bilirkişi raporlarıyla sabit olan belirtilerin dışında bir ziraat arazisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sebeple, davalıların 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı, dolayısıyla taşınmazların Hazine adına kaydedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Hükmün bozulması kararlaştırılmıştır.
4721 Sayılı TMK’nun 708. maddesi, devletin sahipsiz yerleri kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebileceğini belirtmektedir. Toprak parçalarının kendi arazisinden koptuğunu ispat eden malik, bunları durumu öğrendiği tarihten başlayarak bir ve her halde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl içinde geri alabilir.
1. Hukuk Dairesi         2009/1982 E.  ,  2009/4350 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : PAMUKOVA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/06/2007
    NUMARASI : 2005/165-2007/83

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalılar adına kadastroca tespit ve tescil edilen çekişme konusu taşınmazın Sakarya Nehri kıyısında yer aldığını ve Hazine"ye ait olduğunu ileri sürerek, kaydın iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar  verilmiştir.
    Karar,  davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Getirtilen tespit tutanakları ve komisyon kararından, 1970 yılındaki kadastro çalışmaları sırasında 1276 ve 1277 sayılı ana kadastral parsellerin Sakarya Nehri metrukatı olarak “ham toprak” vasfıyla Hazine adına tespit edildikleri; sonrasında zilyetliğe, vergi ve tapu kayıtlarına dayanılarak Kadastro Komisyonu’na yapılan itirazların Komisyonca kabul gördüğü ve ana taşınmazlardan ayrılan birçok parselin muterizler adına tespit ve tescillerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Davacı Hazine, taşınmazların Sakarya Nehri’nin terkiyle meydana geldiklerini, özel mülkiyete tabi olmadıklarını ileri sürerek, uyuşmazlığı mahkeme önüne getirmiştir..
    Gerçekten de, çekişmeli taşınmazların Sakarya Nehri’nin yatak değiştirmesi ve taşıdığı alüvyonların birikip çökelmesi sonucunda oluştukları uzman bilirkişi raporlarıyla sabittir.
    Bilindiği üzere, bu şekilde oluşan taşınmazlar hakkında düzenlenen mülga 743 Sayılı TMK.’nun 636. maddesi  “Sahipsiz yerlerde birikmek, dolmak ve kaymak veya umuma ait suların mecra veya seviyeleri değişmek gibi bir suretle teşekkül edip kendisinden istifade mümkün olan arazi Devletin mülkü olur. Bu suretle kendisine ait bir gayrimenkulden ayrılan parçaların vücudunu ispat eden kimse onları istirdat edebilir.” ve yürürlükteki 4721 Sayılı TMK.’nun 708. maddesi “Birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle sahipsiz yerlerde yeniden oluşan yararlanmaya elverişli arazi Devlete ait olur. Devlet, bu araziyi kamusal bir sakınca bulunmadığı takdirde öncelikle arazisi kayba uğrayana veya bitişik arazi malikine devredebilir. Toprak parçalarının kendi arazisinden koptuğunu ispat eden malik, bunları, durumu öğrendiği tarihten başlayarak bir ve her halde oluşumun gerçekleştiği tarihten başlayarak on yıl içinde geri alabilir.” hükümlerini içermektedir. Bu hükümler, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasıyla ilgili gerek TMK.’ndaki gerekse 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’ndaki hükümlerle beraber dikkate alındığında, çekişmeye konu taşınmazların, yasal sınırlamalar dışında kalması ve koşulların gerçekleşmesi halinde kişiler tarafından mülk edinilebileceğini ortaya koymaktadır.
    Bu çerçevede yapılan araştırmada, taşınmazların ziraata elverişli özellik taşıdıkları ve Nehrin kıyı-kenar çizgisi kapsamında da kalmadıkları  keşfen saptanmıştır.
    Ne varki, toplanan delillere ve uygulamaya göre, davalıların dayandığı tapu kayıtlarının taşınmazlara ait olduğu kanıtlanamadığı gibi, imar-ihya ve zamanaşımı zilyetliği ile kazanım koşullarının gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı da yoktur.
    Nitekim, 1958 tarihli memleket haritasında görüldüğü ve fen bilirkişilerin raporunda da belirtildiği üzere, “kapama” diye tabir edilen ve 1954 yılında çekilen set ile Nehrin akış yönünün değiştirildiği ancak, Nehrin çekildiği alanların haritada noktalı işaretlerle gösterildiği ve o tarih itibariyle imar-ihyanın henüz tamamlanmadığı açıktır.
    Öte yandan, (2006 yılında gidilen) keşif sırasındaki incelemesinde ziraat bilirkişisi de, taşınmazların  20-25 yıldır tarım arazisi vasfında kullanıldığını bildirmiştir.
    Her nekadar yerel bilirkişi, zilyetlik bakımından 60 yılın üzerinde bir süreden bahsetmişse de, bilimsel verilerden faydalanılarak hazırlanan bilirkişi raporları ve memleket haritası karşısında yerel bilirkişinin soyut içerikli beyanına değer verilebilmesi mümkün değildir.                                 
             Yukarıda açıklanan olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, kadastro tespit tarihine kadar davalılar lehine 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle reddedilmesi isabetsizdir. Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi