Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1955
Karar No: 2021/639
Karar Tarihi: 27.05.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1955 Esas 2021/639 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1955 E.  ,  2021/639 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :... Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Anadolu 20. ... Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı... Donatım Konst. İnş. Hırdavat San ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hiç çalışmadığı hâlde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SKK/Kurum) tarafından davalı şirkette çalışıyormuş gibi kaydedildiğini, davacının başvurusu üzerine Kurumca yapılan denetimde böyle bir çalışması olmadığının tespit edildiğini, Türkiye ... Kurumundan işsizlik maaşı alan müvekkilinin bu yanlışlık nedeniyle icra takibine maruz kaldığını ileri sürerek davacının davalı şirkette çalışmadığının tespitini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde...Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen denetim raporundaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında davanın reddi gerektiğini, denetmen raporunun aksinin aynı kuvvette delil ile ispat edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    6. Yargılama aşamasında taraf hâline getirilen davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; davacının 27.07.2010 tarihinde ... başvurusu yaptığını, özlük dosyasından da anlaşılacağı üzere tüm kişisel bilgilerini müvekkili firmaya getirdiğini, 27.07.2010 tarihinde sigortası yapılan davacının işe gelmediğini, bu nedenle ... sözleşmesinin 31.07.2010 tarihinde sonlandırılarak çıkışının verildiğini, tüm iddiaların haksız ve gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    7. ... Anadolu 20. ... Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2013/847 E., 2015/290 K. sayılı kararı ile; davalı Kuruma ait evrak içeriği, savunmanın mahiyeti, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre davacının davalı şirkette hiç çalışmadığı hususunun sübuta erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Özel Daire Kararı:
    8. ... Anadolu 20. ... Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.05.2016 tarihli ve 2016/5516 E., 2016/7384 K. sayılı kararı ile; "...Eldeki davada ise, Sosyal Güvenlik Denetmeninin hazırlamış olduğu 11.12.2012 tarihli rapor kapsamında, davalı şirketin mevzuata uygun olduğu anlaşılan ödeme bilgilerini gösterir defterinde, davacıya kayıtlarda görülen bir günlük çalışmasına karşılık olarak yapılan ödemenin yazılı olduğu; şirketin talep konusu 2010/Temmuz dönemine ait muhtasar beyannamesinde çalıştırılan işçi sayısına davacının da dahil edildiği, yine davalı işveren nezdinde, davacının ... raporu, sabıka kaydı, ikametgah belgesi ile imzanın inkar edilmediği hizmet sözleşmesinin bulunduğu özlük dosyasının yer aldığı; bu itibarla aksi sabit oluncaya kadar geçerli denetim raporunun, mevcut halde eşdeğer belgelerle aksinin ispat edemediği anlaşılmaktadır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    10. ... Anadolu 20. ... Mahkemesinin 06.10.2016 tarihli ve 2016/323 E., 2016/304 K. sayılı kararı ile; davalı Kuruma ait evrak içeriği, Tuzla Sosyal Güvenlik Merkezinin 31.12.2012 tarihli davacıya hitaben yazılan yazısında davacının davalı işyerinde hiç çalışmadığının tespit edilmiş olması, savunmanın mahiyeti, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre denetmen raporunun aksinin ispatlandığı, davacının davalı şirkette hiç çalışmadığının sübuta erdiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    11. Direnme kararı süresi içinde davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu (HGK) önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalı şirkette çalışmadığı iddiasının toplanan delillerle ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    13. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle iki sorun tartışılıp değerlendirilmiştir. Bunlar;
    (1)-Davalı şirket vekilinin ilk kararı temyiz etmemesi ve temyiz dilekçesinde de davacının müvekkili firmada hiç çalışmadığını beyan etmesi karşısında direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararının bulunup bulunmadığı;
    (2)-Davanın adli yardım talepli olarak açıldığı, mahkemece davacının sosyal ve ekonomik durumu ile ilgili yapılan araştırma sonucunda 24.10.2013 tarihli ön inceleme duruşmasının (4) numaralı ara kararı ile adli yardım talebinin reddine karar verildiği ancak dava açılırken alınmayan başvuru harcı ile peşin harç alınmadan davaya devam edilerek esas hakkında karar verildiği, bu harçların karar verildikten sonra da tamamlanmadığının gerek ilk gerekse direnme kararının hüküm fıkrasında belirtildiği nazara alındığında; direnme kararının bu değişik gerekçe ile usulden bozulmasının gerekip gerekmediği hususlarıdır.

    IV. GEREKÇE
    A. (1) numaralı ön sorun yönünden yapılan incelemede;
    14. Eldeki dava olumsuz hizmet tespit davası niteliğinde olup HGK"nın 08.04.2015 tarihli ve 2013/10-1962 E., 2015/1172 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere bu davalarda Sosyal Güvenlik Kurumu ile işveren arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
    15. Öte yandan hizmet tespit davalarında mahkemece tek bir hüküm verilmektedir. Ayrıca bu tür davaların sosyal güvenlik hakları kapsamında kaldığı ve kamu düzeniyle ilgili olduğu gözetildiğinde usuli kazanılmış hak oluşması ve hükmü temyiz etmeyen açısından kararın kesinleştiğinden söz etme imkânı bulunmamaktadır. HGK"nın 23.06.2020 tarihli ve 2018/10-74 E., 2020/451 K. sayılı kararında aynı ilkeler benimsenmiştir.
    16. Bu nedenlerle davalı şirketin ilk kararı temyiz etmemesi nedeniyle onun açısından hükmün kesinleşmesi söz konusu olmadığı gibi, davalı şirket vekilinin açıklamalarından davacının işyerinde bir günden fazla çalışması olmadığını savunduğu anlaşılmaktadır. Yine davalı şirketin kayıtlarının gerçeğe uygun tutulmadığının tespiti hâlinde yararlanmakta olduğu teşvik ve indirimler varsa bunlardan yararlanamaması, kamu ihalelerine alınmaması ve hakkında idari para cezası uygulanması söz konusu olacağından kararı temyiz etmekte hukuki yararının mevcut olduğu açıktır.
    17. Hâl böyle olunca ön sorun bulunmadığı oybirliği ile kabul edilmiş ve (2) numaralı ön sorunun görüşülmesine geçilmiştir.
    B. (2) numaralı ön sorun yönünden yapılan incelemede;
    18. Kamu hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli olan mali kaynağın sağlanması amacıyla Devletin egemenlik gücüne dayanarak koyduğu mali yükümlülüklerden kaynaklanan alacakları genel olarak kamu alacakları olarak nitelendirilir.
    19. Devletin kamu alacağını oluşturan gelir kaynaklarından birini de, kamu hizmetlerinden yararlananların ödedikleri harçlar oluşturmaktadır. Harçların oluşturduğu yükümlülük, teoride, “masrafı karşılama” ve “faydalanma” ilkelerine dayandırılmaktadır. Masrafları karşılama ilkesine göre harç, hizmetin gerektirdiği maliyetle ölçülürken; faydalanma ilkesinde hizmetin maliyeti değil, yükümlü için taşıdığı değer esas alınmaktadır.
    20. Bu açıklamalar karşısında harç; bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta kanun hükmü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülükler olarak tanımlanabilir (Pınar, B.: Yargı ve İcra Harçları, ... 2009, s.1-3).
    21. Diğer bir deyişle “…harç; muhtelif kanunların konusunda bulunan adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği kırtasiye ve formalite masraflarını karşılamak mülahazasıyla hakiki ve hükmi şahıslardan hazinece alınan bir paradır. Yapılan işler ve görülen hizmet amme hizmetinden ziyade, kişilerin şahsına ve menfaatine ilişkindir.” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 23.12.1976 tarihli ve 1976/7 E., 1976/6 K. sayılı kararı).
    22. Harçlar konusunda genel düzenleme içeren, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun (492 sayılı Kanun/Harçlar Kanunu) gerekçesinde harcın tanımı “fertlerin özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında yaptıkları ödemelerdir” biçiminde yapılmıştır. Bu tanım, Anayasa Mahkemesinin 31.03.1987 tarihli ve 1986/20 E., 1987/9 K.; 14.02.1991 tarihli ve 1990/18 E., 1991/4 K.; 28.09.1995 tarihli ve 1995/24 E., 52 K. sayılı kararlarında da yer almıştır.
    23. Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de kanunda yer almasına bağlıdır.
    24. Nitekim 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 73. maddesinin üçüncü bendi “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmünü içermektedir.

    25. Bahsi geçen Anayasa hükmünün vergi, resim ve harç gibi parasal yükümlülüklerin veya bunlardan bağışıklığın, kapsam ve içeriğinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ve açıkça gösterilmesi amacına yönelik bulunduğu bellidir.
    26. O hâlde, harca ilişkin bir kanun hükmünün yorumu ve uygulanmasında, bu ilke ve amaç gözden uzak tutulmamalıdır. Aksi hâlde, kişi ve kurumların yasal dayanağı olmayan bir yükümlülük altına alınmaları veya Devletin önemli bir gelir kaynağından yoksun bırakılması gibi, kanun koyucunun amacına aykırı ve sakıncalı sonuçların doğmasına yol açılmış olur.
    27. Bu kanunilik ilkesine paralel olarak, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 1. maddesinde, harçlar düzenlenmiş olup alınacak harçlar arasında, diğer harçlar yanında yargı harçlarına da yer verilmiştir. Kanun"un 2. maddesinde ise, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu belirtilmiştir.
    28. Yargı harçları; mahkeme harçları, icra ve iflas harçları, ticaret sicili harçları ve diğer harçlar olarak dört başlık altında toplanmıştır. Harçlar Kanunu"na ekli (1) sayılı Tarife uyarınca mahkeme harçları hukuk davalarında mahkemesine göre başvurma harcı ile konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda davanın değerine göre hesaplanan nispi harçlar; konusu belli bir değerle ilgili olmayan davalarda ise maktu harçlar olarak gösterilmiştir.
    29. Harçlar Kanunu"nun 32. maddesi uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe takip eden işlemler yapılamaz. Bu durumda dava açılırken alınması gereken harcın noksan olması hâlinde tamamlanması mümkün ise de, hiç harç alınmaması durumunda açılmış bir davadan da söz edilemez.

    30. Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 120. maddesi uyarınca davacı yargılama harçları ile her yıl ... Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
    31. 03.04.2012 tarihli ve 28253 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin " Harç, gider avansı ve delil avansının ödenmesi" başlıklı 45. maddesinde, davacının, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmayacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yöndeki düzenleme 06.08.2015 tarihinde 29437 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2012 tarihli Yönetmeliği yürürlükten kaldıran Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 205. maddesinde de yer almaktadır.
    32. Somut olaya gelince; davacı vekilinin davayı adli yardım talepli olarak açtığı, bu nedenle başvurma harcı ile peşin harç yatırmadığı, mahkemece 24.10.2013 tarihli ön inceleme tutanağının (4) numaralı bendindeki ara kararı ile davacının adli yardım talebinin reddi ile 300TL bilirkişi ücreti ve 50TL diğer delil avansını yatırması için 2 hafta süre verilerek duruşmanın 19.12.2013 tarihine bırakıldığı, 19.12.2013 tarihli duruşmada ise davacı vekiline dava harçlarını 2 haftalık süre içinde yatırması gerektiğinin aksi hâlde dosyanın işlemden kaldırılacağı yönünde ihtar yapılarak bildirildiği, ancak dosyada fiziki olarak ve UYAP ortamında sözü edilen harçların yatırıldığına ilişkin belge bulunmadığı gibi gerek ilk gerekse direnme kararlarında bu harçların yatırılmamış olduğunun belirtildiği görülmüştür.
    33. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; davacının adli yardım talebinin reddi sonrası dava açılırken alınması gereken harçlar alınmadığından usulünce açılmış bir davadan söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    34. Nitekim HGK"nın 12.04.2017 tarihli ve 2017/1-1201 E., 2017/716 K. ile 13.12.2017 tarihli ve 2017/10-974 E., 2017/1735 K. sayılı kararlarında da aynı sonuca varılmıştır.

    35. Hâl böyle olunca direnme kararı sair yönleri incelenmeksizin bu nedenle usulden bozulmalıdır.

    V. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
    Sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi