Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı M.’nın, 333 parsel sayılı taşınmazda davalı çocuklarına pay temlikleri yaptığını, işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, murisin ölmeden önce taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırdığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, idris hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre miras bırakan M.’nın kayden malik olduğu 333 parseldeki payının bir kısmını davalılara, vekili H.aracılığı ile satış suretiyle temlik ettiği yapılan imar uygulaması sonucu 5 nolu parselin İdris, 13 nolu parselin H. ve 14 nolu parselin ise A.ye müstakilen özgülenip imar parsellerinin oluştuğu, davalılardan İdris’in 5 nolu imar parselini dava tarihinden önce dava dışı D.K.’e sattığı sabittir.
Davacı, yapılan pay temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmış, davalılar ise miras bırakanın tüm çocukları arasında paylaştırma yaptığını savunmuşlar, mahkemece de İdris hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalılar yönünden ise iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, miras bırakan M.’nın vekil eliyle kayden maliki olduğu 333 nolu parseldeki bir kısım paylarını davalı çocuklarına temlik ettiği, davacıya herhangi bir devirin sözkonusu olmadığı ve davalılar tarafından murise bir bedel ödendiğinin kanıtlanamadığı, akitte gösterilen değer ile o tarih itibariyle gerçek değer arasında aşırı oransızlık olduğu tartışmasız ve dosya kapsamıyla sabittir.
Öyle ise, murisin mirasçıları arasında bir paylaştırma yaptığından sözedebilme olanağı bulunmadığı gibi, davalılara yapılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalılar A.ve H.yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.04.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.