20. Hukuk Dairesi 2015/2188 E. , 2015/11123 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Serik 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2012/345-2013/216
DAVACI : M.. Ö..
DAVALI : Hazine
ASLİ MÜDAHİL : H.. K..
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı M.. Ö.. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; Gedik mahallesi, Kocatepe mevkiinde bulunan toplam 2 parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde zilyetliğin tespitini istemiştir. Asli müdahil H.. K.. ise, taşınmazların kendi kullanımında olduğunu belirterek adına tespiti istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazlara tutanak düzenlenmediğinden mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın Serik Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hükmün davacı M.. Ö.. tarafından temyiz edilmesi üzerine yerel mahkeme hükmü Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.02.2012 tarih ve 2011/14527 Esas 2012-2719 Karar sayılı ilâmı ile onanarak dava dosyası görevli asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; dava konusu edilen taşınmazların 3194 sayılı İmar Kanununun 18 ve 19. maddeleri gereğince imar uygulamasına tâbi tutulduğu ve aynı zamanda davacılar yararına imar ve ihya koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı M.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 09/07/1993 tarihinde yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1953 yılında yapılıp kesinleşmiştir. 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. maddesi gereğince kullanım kadastrosu henüz yapılmamıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve keşifte bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen rapora ekli krokide gösterilen dava konusu 1 ve 2 nolu taşınmazların tamamının 1947 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalmakta olduğu, 1993 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamalarında 1 nolu taşınmazın tamamı ile 2 nolu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman niteliğini kaybettiğinden bahisle P.II nolu 2/B parseli olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış olduğu, 2 nolu taşınmazın (A) harfiyle gösterilen bölümünde 2/B madde uygulamasına konu edilmeyerek 1947 yılı tahdidinde olduğu gibi orman sınırları içinde bırakıldığı anlaşıldığına, orman sınırları içinde bulunan çekişmeli 2 nolu taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün zilyetlikle kazanılmasının olanaklı olmadığına, 2 nolu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölüm ile 1 nolu taşınmazın ise 2/B madde uygulaması ile kanunlar gereği Hazineye kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gibi 27/01/2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5831 sayılı Kanunun 5. maddesiyle 6831 sayılı Kanuna eklenen Ek 10. maddesi uyarınca; Orman Kanununun 20/6/1973 tarih ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi, 23/09/1983 tarihli 2896 ve 5/6/1986 tarihli 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarılma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağına, davacının kullanımına ilişkin haklarını 2/B"ye konu edilen yerlere ilişkin 5831 sayılı Kanunun Ek-4. maddesi gereğince yapılacak kullanım kadastrosunda ileri sürebileceği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 12/11/2015 günü oy birliği ile karar verildi.