Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3028
Karar No: 2009/4315

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/3028 Esas 2009/4315 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalıya ait taşınmazda bulunan binanın, davacılara ait taşınmazda bulunan binaya taşkın olduğunu iddia eden davacılar, adlarına tapu tescili olmadığı takdirde lehlerine intifa hakkı tesisi ile zararlarının tazminini istemişlerdir. Mahkeme, davacıların temliken tescil isteğinin reddine karar vermiş, elatmanın önlenmesi, yıkım isteğinin kabulü ile hapis hakkı tanınmasına, ecrimisil talebinin reddine karar vermiştir. Davanın konusu, temliken tescil, intifa hakkı tesisi, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım istekleridir. Yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu nedeniyle davacıların temliken tescil isteği reddedilerek elatmanın önlenmesi, yıkım isteğine karar verilmiştir. Ancak, yıkım kararı verilirken TMK'nun 725. madde yerine 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- M.K. 684. madde
- 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c maddesi
- 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi
- 2981 Sayılı Yasa'nın 3290 sayılı yasa ile değişik 10/c maddesi
1. Hukuk Dairesi         2009/3028 E.  ,  2009/4315 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/06/2006
    NUMARASI : 2000/1702-2006/468

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacılar, paydaşı bulundukları 18747 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın davalıya ait 18756 parsel sayılı taşınmaza taşkın olduğunu ileri sürerek, taşkın kısmın TMK’nun 725. maddesi (eski 651. md.) gereğince adlarına tescili olmadığı takdirde lehlerine intifa hakkı tesisi ile uğradıkları zararın tazmini isteklerinde bulunmuşlardır.
    Davalı, davanın reddini savunmuş, birleşen davasında da davacılara ait taşkın bina nedeniyle elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
    Mahkemece, davacının tapu iptal tescil intifa hakkı tesisi isteğinin reddine yapı değeri 513.63.-YTL ve davacı zararı olan 500.-YTL davacıya ödeninceye kadar davacı yararına hapis hakkı tanınmasına, birleşen davanın kabulü ile davalının elatmasının önlenmesine, binanın yıkımına, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karar, taraflar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, temliken tescil, intifa hakkı tesisi, birleşen karşı dava ise elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, asıl davanın kabulü ile irtifak hakkı tesisine, karşı davanın kabulü ile yapı değeri üzerinden davacılar yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delilerden; davacılara ait dava konusu 18747 parsel de bulanan binanın davalıya ait 18756 parsele taşkın olduğu, anılan taşkınlığın, imar uygulaması sonucu meydana geldiği, tarafların miras bırakanları ile bayiilerinin imar öncesi 10170 parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları anlaşılmaktadır.
    Davacılar, anılan binayı imar öncesi yaptıklarını imar uygulaması ile taşkın hale geldiğini ileri sürerek temliken tescil olmadığı takdirde irtifak hakkı tesisi isteği ile eldeki davayı açmışlardır.Davalı ise birleşen karşı davasında davacılara ait binanın maliki olduğu 18756 parsele tecavüzlü olduğunu belirterek elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
    Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
    298l Sayılı Yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
    Somut olaya gelince, davacılara ait binanın maliki oldukları 18747 parselde bulunduğu, davalıya ait 18756 parsel sayılı taşınmaza 13.75 m2 tecavüzlü olduğu tecavüzün 10.10.1986 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucu meydana geldiği, davacıların miras bırakanı R. A. ile davalının bayii olan H.D.’in dava konusu taşınmazların imar öncesi geldisini teşkil eden 10170 parsel sayılı taşınmazda paydaş oldukları görülmektedir.
    Bu durumda, saptanan bulgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, tecavüzün imar uygulaması sonucu meydana geldiği olgusu karşısında davacıların temliken tescil davasının dinlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır. O halde, temliken tescil isteğinin reddi doğrudur.
    Öte yandan davacıların imar öncesi parselde paydaş oldukları taşkınlığın idarenin kamusal tasarrufu sonucu meydana geldiği gözetildiğinde davalı tarafın kullanımının haksız olduğu ve kendilerinin de fuzuli şagil olarak kabulüne olanak yoktur. Öyleyse, kötü niyetli zilyedin taşınmazı kullanmasından kaynaklanan ve malike ödemekle yükümlü bulunduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı açıktır.
    Buna göre, mahkemece ecrimisil isteğinin de reddi doğrudur.
    Ancak, 3194 sayılı yasanın 18.md gereğince tespit edilecek kaim bedel mahkeme veznesine depo ettirilerek yıkıma karar verilmesi gerekirken olayda uygulama yeri bulmayan TMK’nun 725. md. gereğince irtifak hakkı tesisi ile hapis hakkı tanınması suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi