17. Hukuk Dairesi 2020/2225 E. , 2020/5824 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalılardan ... adına kayıtlı, davalı ..."ın kullandığı aracın, karşıdan karşıya geçmekte olan davacının eşi ..."a çarpması sonucu destek ..."un vefat ettiğini, ceza yargılamasında davalı için tespit edilen tali kusur durumunu kabul etmediklerini, desteğin kazada kusuru olmadığını, desteğin vefatından sonra davacı eşinin hem destekten yoksun kaldığını, hem de defin, yol ve bazı tedavi giderlerini karşıladığını, akabinde açılan dava için vekalet ücreti ödediğini, bu nedenle davalılardan maddi tazminat hakkı doğduğunu, manevi tazminatın şartlarının mevcut olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı lehine 20.000,00 TL destekten yoksun kalma ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, sigorta şirketi maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili ve davalı ... şirketi vekili, sundukları cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
Davalı ... şirketi vekili 19/06/2015 havale tarihli dilekçesiyle; taraflar arasında düzenlenen ibraname uyarınca, davacı yanın 29/12/2012 tarihinde geçirdiği kaza ile ilgili
olarak davacının toplam maddi zararının, daha önce yapılan ödemeler mahsup edildikten sonra faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere toplam 12.987,88 TL olduğu konusunda anlaştıklarını, anlaşılan miktarın davacı vekilinin belirtmiş olduğu hesaba müvekkili tarafından nakden yatırıldığını, yapılan bu ödeme ile müvekkilinin dava konusu yapılan kaza ve huzurdaki dava ile ilgili her türlü maddi ve manevi sorumluluğunun sona erdiğini, müvekkili açısından maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmesini, müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin takdir edilmemesini talep etmiştir
Davacı vekili 01.07.2015 tarihli duruşmada davalı ... şirketi tarafından maddi tazminat taleplerinin ödendiği, bu nedenle maddi tazminat yönündeki davada sulh olduklarını, yargılama aşamasında ödendiği için sulh sebebiyle bu hususta karar verilmesine yer olmadığını, sadece manevi tazminat talepleri yönünden davaya devam ettiklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; tarafların sulh olması nedeniyle HMK"nın 313 ve 315. maddesi uyarınca davacının maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın 29/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, dair karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi
tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacı lehine takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 256,16 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.